19 Aralık 2007 Çarşamba

KKTC İtalya’da temsilcilik açtı

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, İtalya’da temsilcilik bürosu açtı.ROMA - KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Turgay Avcı, Roma’nın şehir merkezindeki Torino Caddesi’nde “İtalya Kuzey Kıbrıs Temsilcilik Bürosu”nun açılış töreninde yaptığı konuşmada, “Roma’da açtığımız bu büro, İtalya ve İtalyan halkı ile var olan ilişkilerimizin daha ileriye götürülmesini de temsil ediyor. Bu büro sayesinde, İtalya’daki ticaret, kültür, turizm ve eğitim alanlarındaki faaliyetlerimizi geliştirebileceğiz” dedi. Avcı, İtalya’daki bürokratik engelleri aşma amacıyla “limited şirket” statüsünde açılan “İtalya Kuzey Kıbrıs Temsilcilik Bürosu”nun kurdelesini, bir süre önce KKTC vatandaşlığı da alan Radikal Parti Milletvekili Maurizio Turco ile birlikte kesti.Büronun açılmasının KKTC’nin İtalya’da sesini daha iyi duyurmasını sağlayacağını belirten Avcı, “Kıbrıs Rum yönetimi, diğer ülkelerde ve uluslararası organizasyonlarda temsiliyetimiz de dahil, en temel haklarımızı ortadan kaldırmak için her şeyi yapmaktadır. Hiç şüphesiz bu büronun açılışı bu engelin aşılmasında ve sesimizin İtalya’da duyulmasına yönelik önemli bir adım olacaktır” dedi.Avcı, İtalya’da açılan büronun diğer ülkelere de örnek teşkil etmesini umduğunu belirterek, “ABD, İngiltere ve Belçika’daki temsilciliklerimizin yanı sıra, geçtiğimiz günlerde Katar’ın başkenti Doha’da bir temsilcilik açtık; Kuveyt ve Umman’da ise temsilcilik açma çalışmalarımız halen devam ediyor” diye konuştu.Avcı, KKTC’ye yönelik izolasyonların kaldırılması gerektiğini de anımsatarak, Roma’dan şu çağrıyı yaptı: “Son iki BM Genel Sekreteri’nin yaptığı çağrılarda olduğu gibi, Kıbrıs Türk halkına uygulanan haksız izolasyonların kaldırılması için uluslararası topluma bu vesileyle bir kez daha çağrı yapıyor ve de özellikle Avrupa Birliği’ne ve uluslararası topluma Rumların baskı ve şantajlarına teslim olmamaları gerektiğini hatırlatıyorum.”Aynı çağrıyı İtalyan hükümetine de yapan Avcı, “İzolasyonların kalkması yaklaşık 45 yıldır devam eden adaletsizliği ortadan kaldırmakla kalmayacak, aynı zamanda Kıbrıs’ta bir anlaşmaya varılmasına da yardımcı olacaktır” diye konuştu.KTTC’nin Roma’daki temsilciliğinin açılışında, Türkiye’nin Roma Büyükelçisi Uğur Ziyal’in yanı sıra bazı Türk ve İtalyan yetkililer de hazır bulundu.Açılış töreni sırasında, katılımcılara müzik ziyafeti de çekildi. İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’nda 3. sınıfta okuyan ve halen öğrenimlerini Erasmus bursuyla Roma’daki Santa Cecilia Konservatuvarı’nda sürdüren öğrencilerin, bağlamada Erkan Ayvaz ve kavalda Gürtuğ Gök ile sundukları müzik ziyafetinde, solist olarak Ayşegül Aykaç ve Cem Aydoğdu’nun seslendikleri Kıbrıs türküleri de büyük beğeni topladı.İtalya Kuzey Kıbrıs Temsilcilik Bürosu’na konulan şeref defterini imzalayan ilk kişi KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Avcı oldu. Açılış töreninin ardından, Repubblica Meydanı’na nazır Boscolo Exedra Oteli’nde kokteyl de verildi.

http://www.ntv.com.tr/news/430070.asp 19.12.07

6 Aralık 2007 Perşembe

KKTC: Kutsal güç karışırsa çözüm imkansız

KKTC Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Erçakıca, Rum Ortodoks Kilisesi’nin Kıbrıs sorununun çıkmasında baş rolü oynadığını belirterek, şimdi çözüm planı hazırlamasının da çok tehlikeli bir girişim olduğunu söyledi.LEFKOŞA - KKTC Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Hasan Erçakıca, Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi’nin Kıbrıs sorununun çözümü yönündeki plan hazırlığına tepki gösterdi. Erçakıca, “Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi bir çözüm planı hazırlayacaksa ve bu Kıbrıslı Rum bütün siyasiler için bir çerçeve oluşturacaksa ve onların müzakere masasındaki yetkilerini kısıtlayacaksa bu aynı zamanda onların esnekliklerini kısıtlaması anlamına gelecek. Bu katı tutumla masaya oturulduktan sonra tabii ki anlaşma çok daha zor olacaktır” dediErçakıca, düzenlediği haftalık basın brifinginde bir soru üzerine, Rum Ortodoks Kilisesi’nin, Rum kesiminde şubat ayında yapılacak “başkanlık” seçiminin ardından, çözüm çabalarında etkin rol almak ve ortak hedef belirlemek amacıyla Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin bir plan hazırlayacağı yönündeki haberleri değerlendirdi.Kıbrıs Rum siyasetinde Kıbrıs Rum Kilisesi’nin etkilerinin bilindiğini ifade eden Erçakıca, bunun barışa ve çözüme hizmet eden olumlu bir etki olmadığını söyledi.“Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi belki de Kıbrıs sorununun ortaya çıkmasının başlıca sorumlusudur” diyen Erçakıca, bundan sonraki aşamada da olumlu bir rol oynamasını beklemediklerini kaydetti. Erçakıca, yakın geçmişte Kıbrıs sorununu dini bir sorun haline getirmeye çalışan Rum Başpiskoposu 2. Hrisostomos’un uluslararası temaslarda bulunduğunu ve sorunu Hristiyanlıkla Müslümanlık arasında bir sorun haline getirmek için elinden geleni yaptığını ifade etti.Erçakıca, Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi’nin Kıbrıs sorununda çok olumsuz rol oynadığına işaret ederek, Kıbrıs sorununun ortaya çıkışında kilisenin tarihi boyunca çok olumsuz rol oynadığını anlattı.KIBRIS SORUNUNA DİNİN KARIŞMASI YANLIŞ“Kıbrıs sorunu dini bir sorun değildir, siyasal bir sorundur” diyen Erçakıca, şöyle devam etti: “Biz öteden beri din adamlarının Kıbrıs sorununa bu kapsamda karışmalarına ilgi göstermedik. Zaman zaman uluslararası camiadan da talepler oldu doğrusu, bunlara engel olmamakla beraber biraz soğuk yaklaştığımızı da rahatlıkla söyleyebiliriz. Niye engel olmadık? Eğer din adamlarının, semavi dinlerin ortak yanlarına, barışçı yanlarına dikkat çekerek bir çözüm için katalizör rol oynama potansiyelleri varsa bunların ortaya çıkmasını, yardımcı bir faktör olarak devrede olmasını bekledik. Ama ne yazık ki Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi liderlerinin çabaları bu doğrultuda olmadı, daha fazla kışkırtıcı faaliyetler içerisinde oldular.”ÇÖZÜME ÇOK BÜYÜK DARBE VURACAKTIRRum Ortodoks Kilisesi’nin son hedefinin “tehlikeli bir girişim” olduğunu belirten Erçakıca, şunları kaydetti:“Çünkü Rum siyasetinde kilisenin rolü bilinmektedir. Eğer kilise liderliği sorunu müzakere masasından alıp, kendileri bazı prensipler belirleyip bütün Kıbrıs Rum siyasilerini bu çerçevenin içerisine hapsederlerse, onların çözüm sürecinde göstermeleri gereken esnekliği, yapıcılığı ortadan kaldırırlarsa bu Kıbrıs sorununun çözümüne çok büyük darbe vuracaktır.”Uyuşmazlıkların çözümü için esnek ve müzakere süreçlerinde yapıcı bir tutuma ihtiyaç olduğunu kaydeden Erçakıca, “Eğer bir ‘kutsal güç’ müzakerecilerin arkasında bir katı çerçeve ortaya koyacaksa ve müzakereciler bu çerçeveyi kıramayacaksa tabii ki o soruna çözüm bulmak imkansız hale gelir” dedi.Erçakıca, Kıbrıs Rum tarafında, solcu partilerin dahi Kiliseyi ne kadar dikkate aldığına ve Kilisenin çizdiği çerçevenin dışına çıkamadığına işaret ederek, “Bu çok çok tehlikeli bir girişimdir” ifadesini kullandı.PAPADOPULOS: KİLİSE’NİN ROLÜ VAR AMA BİR YERE KADARKıbrıs Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos, “Rum Kilisesi’nin Kıbrıs’ın geleceğinde sözü ve rolü bulunduğunu, ancak, bağımsızlıktan bu yana bu rolün değiştiğini” ifade ederek, “Kilise’nin rolü bir yere kadar” dedi.Kıbrıs Rum siyasetçileri, Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu 2. Hrisostomos’un, Güney Kıbrıs’taki “başkanlık” seçimlerinin ardından Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik plan hazırlığına gireceği ve bu amaca hizmet edecek uzmanlardan oluşan bir grup kuracağı yönündeki açıklamasını yorumladı.Rum basınında yer alan haberlere göre, Rum siyasetçileri, Kilise’nin, Kıbrıs sorununun çözümü girişimlerinde rol üstlenebileceğinde hemfikir oldu.Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos, konuya ilişkin açıklamasında, “Rum Kilisesi’nin Kıbrıs’ın geleceğinde sözü ve rolü bulunduğunu” belirterek, “ancak, bağımsızlıktan bu yana bu rolün değiştiğini ve Kıbrıs sorununa ilişkin konuların idaresinin Ulusal Konsey, seçilmiş hükümet ve devlet başkanı tarafından yapıldığını” söyledi. Papadopulos, “Kilise’nin rolü bir yere kadar” dedi.Rum Kilisesi’nin, Kıbrıs sorununda öneriler hazırlaması konusunda ise Papadopulos, “Kıbrıs sorunu, bizim tarafımızdan öneriler hazırlanması demek değildir. Eğer konu tek başımıza çözmemiz olsaydı, o zaman çok faydalı olurdu” diye konuştu.AKEL: GİRİŞİMİ KİLİSE DEĞİL DEVLET BAŞKANI ÜSTLENMELİKomünist parti AKEL’den yapılan açıklamada ise “devlet başkanının Rum Kilisesi ile uzlaşıya varabileceği, ancak Kıbrıs sorununda girişim üstlenmesi gerekenin Kilise değil, devlet başkanı olması gerektiği” belirtildi.Rum “başkanlık” seçimlerinde ana muhalefet Demokratik Seferberlik Partisi’nin (DİSİ) desteklediği aday olan Yannakis Kasulidis’in Sözcüsü Lukas Furlas da “Başpiskopos’un öneri sunmasında bir sakınca bulunmadığını, ancak bu önerilerin tavsiye düzeyinde kalması gerektiğini” kaydetti.Papadopulos’un onursal başkanı olduğu Demokratik Parti’den (DİKO) yapılan açıklamada da “Başpiskopos’un Kıbrıs sorununun çözümüne yardımcı olmayı istemesinden ötürü görüşlerini sunmasında bir sorun olmadığı” belirtildi.

http://www.ntv.com.tr/news/428468.asp 06.12.07

5 Aralık 2007 Çarşamba

Gloria Jean’s Coffee Rumlara rağmen KKTC’de

Gloria Jean’s Coffee’nin Lefkoşa’daki ilk şubesi, KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ın katıldığı açılışla hizmete girdi. Rum kesiminde de faaliyet gösteren uluslararası bir zincirin KKTC’de açılması, izolasyonların aşılması açısından önemli bir adım sayılıyorLEFKOŞA - KKTC’de ilk kez bir uluslararası marka orijinal ismini koruyarak hizmet vermeye başladı. Dünyanın 28 ülkesinde 780’i aşkın noktada şubeleri bulunan kahve dükkanları zinciri Gloria Jeans Coffee’nin başkent Lefkoşa’nın en popüler caddesindeki ilk şubesini, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat açtı. Gloria Jean’s, KKTC’deki ilk halkasını ülkenin önde gelen şirketlerinden olan Kaner grubuyla açtı. Kaner grubu adına konuşan Kaan Kaner, Gloria Jean’s’in KKTC’ye gelişini Kıbrıslı Türklerin izolasyonlarla mücadelesindeki önemli bir başansı olarak değerlendirdi.Rumların engellemeleriyle karşılaştıklarına dikkat çeken Kaan Kaner, “İlk kez bir uluslararası şirket kendi adıyla KKTC’de şube açtı. Bu diğer uluslararası şirketlere de örnek olacak, onları cesaretlendirecek” dedi.Gloria Jean’s KKTC Genel Müdürü Tayfun Tahmas ise Gloria Jean’s’in KKTC’de şube açacağını duyan Rumların, “Kuzey’deki devlet yasadışıdır” iddiasıyla şirketi tehdit ettiğini ve operasyonu engellemek için çaba sarfettiğini söyledi. Rumların tezlerini çürüterek şirketi ikna etmek için büyük çaba harcadıklarını belirten Tahmas, “Sonunda KKTC ve Avusturalya bayraklarının yer aldığı bir toplantıda anlaşmayı imzaldık” dedi.Gloria Jean’s de, ilk şubesinin açılışına bölge sorumlusu Andreu Mugliftone’u göndererek şirketin konuya verdiği önemi vurguladı. Gloria Jean’s, KKTC’de 5 yıl içinde 7 şube daha açmayı planlıyor. Rumların KKTC’ye yönelik ekonomik alandaki ambargoları nedeniyle hiçbir uluslararası şirket ülkede şube açmaya yanaşmıyordu. Bazı uluslararası şirketler, KKTC’ye özel isimler yaratarak ülkede faaliyet gösteriyordu.

http://www.ntv.com.tr/news/428603.asp 05.12.2007

BM’nin Kıbrıs raporu: İlerleme yok

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon, son Kıbrıs raporunda geçen 6 ayda Ada’da ilerleme sağlanmadığını açıkladı.NEW YORK - Ban, “Günlük yaşama ilişkin konuları görüşmek üzere teknik komitelerin kurulmasını, ayrıca sorunun özüne ilişkin konularda çalışma grupları oluşturulmasını öngören 8 Temmuz mutabakatının hayata geçirelememesinden duyduğu üzüntüyü dile getiriyor. Cumhurbaşkanı Talat’la Rum yönetimi lideri Papadopulos’un sonuçsuz kalan görüşmesine de değinen Genel Sekreter, “5 Eylül görüşmesi, tüm Kıbrıslılar için kaçırılmış bir fırsattır” ifadesini kullanıyor.Raporda, Kıbrıslı Türklere yönelik izolasyonların kaldırılmasının önemi de vurgulanıyor, olayın KKTC’nin tanınması tartışmasına dönüşmesinden üzüntü duyulduğu belirtiliyor.Rapor, Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs’taki Barış Gücü’nün görev süresinin 6 aylığına uzatılması kapsamında Cuma günü yapacağı ilk toplantıda görüşülecek.

RUM YÖNETİMİNDEN AÇIKLAMA GELDİ

Kıbrıs Rum yönetimi sözcüsü Vasilis Palmas, BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un son Kıbrıs raporunda yer alan olumlu unsurun, Kıbrıs’taki BM Barış Gücü’nün (UNFICYP) görev süresinin, aynı personel sayısıyla 6 ay daha uzatılmasının istenmesi olduğunu söyledi.Rum radyosunun haberine göre, Ban’ın UNFICYP’nın görev süresinin uzatılmasıyla ilgili son raporunu değerlendiren Palmas, raporda, Türk askerleri tarafından, Strovilya (Akyar) ve Luricina’da (Akıncılar) statükonun sürekli olarak ihlal edildiğine, ayrıca Mağusa, Karpaz ve diğer yerlerde Barış Gücü’nün dolaşımına ilişkin olarak getirilen kısıtlamalara değinildiğini ifade etti.“Kıbrıslı Türklerin izolasyonlarının kaldırılmasının istenmesinin” raporda yer alan “olumsuz unsur” olduğunu savunan Palmas, bu konudaki tezlerinin, “bu masala artık bir son verilmesi olduğunu” söyledi.Palmas, “Kıbrıslı Türklerin ne kişisel ne toplu ne de Kıbrıs Türk toplumu olarak izolasyon altında olduğunu” iddia etti. Palmas, “Raporda bu olumsuz unsura değinilmesine karşın, izolasyonların kaldırılmasına yönelik hareketlerin BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde yapılmasının” vurgulandığını ifade etti.Vasilis Palmas, Rum yönetiminin rapora tepki gösterip göstermeyeceğine ilişkin soru üzerine, Güney Kıbrıs’ın BM Daimi Temsilcisinin ilk düşünceleri ortaya koyduğunu, ancak siyasi anlamda başka protestolarda bulunmaları gerektiğine karar verilmesi durumunda bunun yapılacağını söyledi.
http://www.ntv.com.tr/news/428563.asp 05.12.2007

3 Aralık 2007 Pazartesi

Independent: Kıbrıslı Türkler ayrılıktan yana

3 yıl önce büyük çoğunlukla Annan Planı’nı kabul eden Kıbrıslı Türklerin şimdi Güney’den tamamen kopmaktan yana olduğuna dikkat çekildi.LONDRA - İngiliz Independent gazetesinde yer alan haberde, 2004’teki referandumda çözümü benimseyen Kıbrıslı Türklerin, buna rağmen Avrupa Birliği’ne giremedikleri belirtildi.Brüksel ve uluslararası toplumun verdikleri sözleri tutmamasının da, Kıbrıslı Türklerin Ada’nın kalıcı bölünmesinden yana tutum değiştirmesinde etkili olduğu vurgulandı. Ada’da yapılan son kamuoyu yoklamasında, Kıbrıslı Türklerin yüzde 60’ının iki devletli çözümden yana tercih kullandığını hatırlatan Independent, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın da bu durumdan AB ile uluslararası toplumu sorumlu tuttuğunu kaydetti. Haberde Talat’ın, Rum kesiminin uzlaşmaz tutumunu gören halkın çözüm ısrarından vazgeçmekte olduğu sözlerine yer verildi.

http://www.ntv.com.tr/news/428278.asp 03.12.07

19 Ekim 2007 Cuma

Güven Yaratıcı Önlemler Paketi

Kıbrıs Türk tarafı Kıbrıs sorununa BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet misyonu nezdinde kapsamlı bir çözüm bulma çabalarına bağlı kalmaya devam etmektedir. Bu amaç doğrultusunda, bazı Güven Yaratıcı Önlemler’in uygulanmaya başlanmasının kapsamlı çözüme yönelik anlamlı müzakerelerin başlaması için gerekli olan zemini hazırlamaya yardımcı olacağına inanmaktayız. 6 Temmuz 2006 tarihli mektubumuzda aşağıdaki Güven Yaratıcı Önlemleri önerdik:1. Dekonfrontasyon: BMBG ile, “1989 Unmanning (Askerlerin Karşılıklı olarak Çekilmesi) Anlaşması”‘nın, Haziran 1996 tarihinde BMBG tarafından sunulan güncelleştirilmiş öneriler temelinde, ara bölgede iki tarafın birbirine yakın mesafede olduğu yerleri de kapsayacak şekilde genişletilmesi amacı ile yoğun görüşmeler yürütülmesi.2. Askeri Tatbikatlar: Her iki taraftaki askeri otoritelerin ara bölgenin görüş ve işitme menzili boyunca veya yakınlarında mekanize ve muharebe tank bölüklerini içeren askeri tatbikat gerçekleştirmekten kaçınması. Bu alanın ara bölgenin 1.5 kilometre kuzey ve güneyine doğru genişletilmesini öneriyoruz. 3. Lokmacı (Ledra Caddesi) geçiş noktası: Lokmacı geçiş noktasının açılmasının tamamlanması için BMBG ile işbirliği yapılması. Kıbrıs Türk tarafı, bu geçiş noktasının açılması için bugüne kadar açılmış olan diğer geçiş noktalarında uygulanmış olan prosedürlerin aynısını uygulamaya hazırdır ve bu yönde bir öneri de sunmuştur. Geçiş noktasının açılması için hiç bir ön şart ortaya konmayacaktır.4. Uzlaşma Komisyonu: Kıbrıs Türk halkı ve Kıbrıs Rum halkı arasında anlayış, hoşgörü ve karşılıklı saygıyı teşvik etmek için ilerlemeye ve geleceğe yönelik bir bakış açısı ile görev yapacak olan bir Uzlaşma Komisyonu’nun kurulması. Uzlaşma Komisyonu eşit sayıda Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum’dan oluşacaktır.Bu önlemlere ek olarak, aşağıdaki Güven Yaratıcı Önlemleri de öneriyoruz:5. Yeni geçiş noktaları ve geçitler:Lokmacı geçiş noktasının açılmasından sonra;(a) Yeşilırmak (Limnitis) geçiş noktasının açılması(b) Erenköy’e gidiş ve dönüşlerde serbest geçişin temin edilmesiBu Güven Yaratıcı Önlem maddesi uzun zamandır askıda olan Yiğitler (Arsos) - Pile (Pyla) yolunun daha fazla gecikmeden tamamlanacağını varsaymaktadır. Kıbrıs Türk tarafı BM’in, özellikle bu konuda, taraflara karşı olan muamelesinde uzun zamandır adaletsiz bir tutum sergilediği görüşündedir. Bilindiği gibi, BMBG’nün Voroklini (Voraglini) - Pile (Pyla) yolunun tamamlanması için izin vermiş olması Pile sakini Kıbrıslı Rumlara büyük bir kolaylık sağlamıştır. Köyün Kıbrıslı Türk sakinleri için aynı kolaylığın sağlanmasına karşı çıkılması, Kıbrıslı Türklerin Pile sakini Kıbrıslı Rumlara karşı dezavantajlı konuma düşmelerine neden olmaktadır.6. BMBG vasıtasıyla işbirliği: Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıs Türk tarafıyla ortak konularda işbirliği yapmak yönündeki isteksizliği göz önüne alındığında, BMBG’nün insan kaçakçılığı, narkotik ve yasa dışı faaliyetler gibi sınır ötesi konular dahil olmak üzere iki taraf arasında işbirliği gerektiren alanlarda arabulucu olarak eşit düzeyde görev yapması.16 Ekim, 2007New York.

9 Ekim 2007 Salı

Dışişleri Bakanı Kırgızistan`a gitti

Dışişleri Bakanı Erato Kozakou –Markoulli Kırgızistan’a gerçekleşeceği ziyaretin “önemli” olduğunu ve ziyareti sırasında ülkenin Başbakanı, dışişleri bakanı ve diğer üst düzey yetkilileri ile görüşeceğini söyledi. Bakan, Kırgızistan ziyaretinin işgal rejim ile Kırgızistan arasındaki ilişkileri bozmayı hedeflediyi yönünde Kıbrıs Türk basınında çıkan haberlerle ilgili bir soruya yanıt vererek, ziyaretinin amacının Kıbrıs ile Kırgızistan arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi olduğunu belirtti.

http://www.cna.org.cy/website/turkish/announcedisplay2.asp?id=2

Haber GKRY kaynaklıdır.Kullanılan terimler Kıbrıs Notları blogunun görüşlerini yansıtmaz

Rumlar KKTC-Suriye seferlerinden rahatsız

KKTC ile Suriye arasında yapılacak gemi seferlerini engelleme yönünde sonuç alamayan Rum yönetimi, Gazimağusa ve Lazkiye limanları arasında yapılacak gemi seferleriyle ilgili Suriye’den açıklama istedi.KKTC ile Suriye arasındaki gemi seferlerinin, Ramazan Bayramı’nda düzenlenecek özel seferlerle başlayacak olması Kıbrıs Rum yönetimini endişelendiriyorRum yönetimi Dışişleri Bakanı Erato Kozaku Markulli, Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim’e bir mektup göndererek, Gazimağusa ve Lazkiye limanları arasındaki seferler hakkında açıklama talebinde bulundu.Söz konusu gemi seferlerinin yasadışı olduğunu öne süren Markulli, ilgili mektubu dün, güney Lefkoşa’daki Suriye Maslahatgüzarı Nader’e verdi.Markulli, Muallim’e, Suriye hükümetinin, Gazimağusa limanı ile Lazkiye arasındaki seferlerin iptal edilmesine karar verip vermediğini sorarak, yanıt talep etti.Seferlerle ilgili Rum yönetiminin endişelerini dile getiren Markulli, Suriye Dışişleri Bakanı’na, Suriye’ye gelecek ziyareti sırasında, iki ülke arasındaki işbirliğini daha fazla geliştirmeyi arzuladığını belirtti.Rum Bakan, mektubunda, “Enerjimizi ve zamanımızı bu tür eylemlerin yarattığı sorunları görüşerek harcamak yerine iki ülkeyi birleştirecek tüm bu konuları görüşmeyi ümit ediyorum” ifadesine yer verdi.GEMİ SEFERLERİNİN AYRINTILARIRamazan Bayramı dolayısıyla arife günü ve bayramın 3. günü Lazkiye’ye özel sefer düzenleyecek. Gazimağusa-Lazkiye arasında Perşembe ve Cumartesi günleri yapılacak tarifeli seferler ise 18 Ekim’de başlayacak.Bayrama özel seferlerde deniz otobüsü saat 09.00’da Gazimağusa Limanı’ndan ayrılacak, aynı gün saat 16.00’da Lazkiye’den hareket edecek. Gazimağusa-Lazkiye arasındaki seferler 3 saat 10 dakika sürecek.18 Ekim’de başlayacak tarifeli seferler ise Perşembe ve Cumartesi günleri yapılacak. Perşembe günü saat 09.00’da Gazimağusa’dan ayrılacak deniz otobüsü, aynı gün saat 16.00’da KKTC’ye dönmek üzere Suriye’den hareket edecek.Cumartesi gerçekleşecek seferlerde ise dönüş Pazar günü yapılacak.297 yolcu kapasiteli katamaran tipi deniz otobüsleriyle gerçekleştirilecek Gazimağusa-Lazkiye arasındaki gemi seferlerinin gidiş-dönüş toplam bedeli 100 ABD Doları. 0-4 yaş grubundan ücret alınmayacak seferlerde, gidiş-dönüş biletleri çocuklara 50, öğrencilere 75 dolara satılacak.KKTC PASAPORTU KULLANILABİLECEKSuriye’ye KKTC pasaportu ve vizeyle girilebilecek. KKTC vatandaşları, Akgünler Denizcilik Şirketi’nin düzenlediği paket turlardan yararlanmaları halinde Suriye’ye vizesiz de girebilecek.“Kıbrıs Cumhuriyeti” pasaportuna da vize talep edilecek, ancak vize ücreti kullanılacak pasaporta göre değişecek. Vizeler, ülkeye giriş yaparken sınır kapılarında alınabilecek.

http://www.ntv.com.tr/news/422399.asp

6 Ekim 2007 Cumartesi

Kıbrıs Suriye ile işgal bölgesi arasındaki feribot seferlerini yakından izliyor

İşgal altındaki bölge ile Suniye arasında yeni feribot seferleri yapılacağı yolunda çıkan basın haberleri üzerine açıklamada bulunan Kıbrıs Hükümeti Sözcüsü Vasilis Palmas hükümetin konuyu yakından izlediğini elinden gelen her şeyi yapmakta olduğunu vurguladı. Sözcü feribot seferleriyle ilgili Kıbrıs Türk basın haberleri hakkında Hükümetin bilgi sahibi olduğunu açıkladı.“Suriye hükümetiyle her düzeyde temasın devam” ettiğini savunan sözcü, “Suriye ile olan geleneksel ve köklü ilişkilerin devam edeceğini” vurguladı.

http://www.cna.org.cy/website/turkish/announcedisplay2.asp?id=1 Haber GKRY kaynaklarından alınmıştır.Bu sebeble KKTC'den İşgal bölgesi olarak bahsetmektedir.Kıbrıs Notları Blogu bu tanımlamaya taraf değildir.

Rum genci KKTC üzerinden kaçıyor

AA - LEFKOŞA - Rum gençlerin askere gitmemek için, altı aylık erteleme aldıktan sonra ülke dışında üniversite eğitimi görmek üzere KKTC'nin Ercan Havaalanı'nı kullanarak kaçtıkları anlaşıldı. Rum Savunma Bakanlığı Genel Müdürü Petros Kareklas, dün, Rum Meclisi Savunma Komitesi'nde, celpleri gelmiş gençlerin askerlikten kaytarmak için KKTC üzerinden yurtdışına kaçtıklarını söyledi. Celpleri gelenler, Milli Muhafız Ordusu'ndaki (RMMO) görevleri için altı ay erteleme alarak, psikolojik sorunlar başta olmak üzere sağlık sorunlarını bahane edip yurt dışındaki üniversitelere kayıt yaptırıyor. Kendilerine bir altı ay daha erteleme ve yurtdışına çıkış izni verilmemesi ihtimali yüzünden çareyi adayı KKTC üzerinden terk etmekte buluyor. Kareklas, "Biz bu kişileri kaçak ilan ediyoruz. Ama tutuklanmamak için 'Kıbrıs'a gelmiyorlar" dedi. Eğitim için yurtdışına giden ve tehir sürelerinin bitiminde dönmeyenler yoklama kaçağı ilan ediliyor.

http://213.243.28.21/haber.php?haberno=234917

5 Ekim 2007 Cuma

KKTC - Suriye gemi seferleri başlıyor

Akgünler Denizcilik Şirketi, Ramazan Bayramı dolayısıyla arife günü ve bayramın 3’üncü günü KKTC ile Suriye arasında özel sefer düzenleyecek. Tarifeli seferler ise 18 Ekim'de başlayacak.Bayrama özel seferlerde deniz otobüsü saat 09.00'da Gazimağusa Limanı'ndan ayrılacak, aynı gün saat 16.00'da Lazkiye'den hareket edecek. Gazimağusa-Lazkiye arasındaki seferler 3 saat 10 dakika sürecek. Şirketin 18 Ekim'de başlayacak tarifeli seferleri ise perşembe ve cumartesi günleri yapılacak. Perşembe günü saat 09.00'da Gazimağusa'dan ayrılacak deniz otobüsü, aynı gün saat 16.00'da KKTC'ye dönmek üzere Suriye'den hareket edecek. Cumartesi gerçekleşecek seferlerde ise dönüş pazar günü yapılacak. 297 yolcu kapasiteli katamaran tipi deniz otobüsleriyle yapılacak Gazimağusa-Lazkiye arasındaki gemi seferlerinin gidiş-dönüş toplam bedeli 100 ABD Doları. 0-4 yaş grubundan ücret alınmayacak seferlerde, gidiş-dönüş biletleri çocuklara 50, öğrencilere 75 dolara satılacak. KKTC pasaportu kullanılabilecek Suriye'ye KKTC pasaportu ve vizeyle girilebilecek. KKTC vatandaşları, Akgünler Denizcilik Şirketi'nin düzenlediği paket turlardan yararlanması durumunda Suriye'ye vizesiz de girebilecek. "Kıbrıs Cumhuriyeti" pasaportuna da vize istenecek, ancak vize ücreti kullanılacak pasaporta göre değişecek. Vizeler, ülkeye giriş yaparken sınır kapılarında alınabilecek. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Suriye arasında, yaklaşık 30 yıl sonra yeniden feribot seferleri 22 Eylül'de başlamıştı.

http://www.cnnturk.com/DUNYA/haber_detay.asp?PID=319&HID=1&haberID=396172

4 Ekim 2007 Perşembe

Kıbrıs'ta tek taraflı adım yok

Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Kuzey Kıbrıs'a yönelik ambargolar kaldırılmadan Türk limanlarının Kıbrıs Rum kesimine açılmayacağını söyledi.Babacan, "Kimse bizden bu konuda tek taraflı adım beklemesin" dedi. Temaslarda bulunmak üzere ada'ya giden Babacan, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Dışişleri Bakanı Turgay Avcı ve KKTC eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile bir araya geldi. Talat ile yaptığı görüşmenin ardından basın toplantısı düzenleyen Babacan, Avrupa Birliği, Kuzey Kıbrıs'a verdiği sözleri tutana kadar Ankara'nın taviz vermeyeceğini söyledi. Babacan bazı ülkelerin yüksek sesle olmasa da bire bir görüşmelerde Türkiye'nin haklı olduğunu dile getirdiklerini belirtti.

http://www.cnnturk.com/DUNYA/haber_detay.asp?PID=319&HID=1&haberID=395872

3 Ekim 2007 Çarşamba

John Ryan Kıbrıs’ta liderlerle görüştü

İngiltere’nin, Kıbrıs Özel Temsilcisi John Ryan, ilk kez gittiği Kıbrıs’ta liderlerle temaslarda bulundu.Talat ve Papadopulos’la görüşen Ryan, Rum kesiminde şubat ayında yapılacak başkanlık seçimlerinin ardından gözlerin yeniden Kıbrıs sorununa çevrileceği mesajını verdi. Ryan, çözüm için İngiltere’nin de çaba sarfetmeye hazır olduğunu söyledi. Ryan, iki lider arasında 8 temmuz 2006’da varılan anlaşmanın esnek bir çerçeveye sahip olduğunu ve bu anlaşmanın uygulamaya konması için taraflarda gerekli azmi gördüğünü söyledi.8 temmuz 2006 anlaşmasıyla, adada kapsamlı bir çözüm için müzakerelerin tekrar başlatılması hedefleniyordu.

http://www.ntv.com.tr/news/421862.asp 03.10.07 NTVMSNBC

Talat: Papadopulos yeni zemin peşinde

KKTC Cumhurbaşkanı Talat, Rum yönetimi lideri Papadopulos’un Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, bugüne dek yapılan tüm çalışmaları çöpe atarak, sil baştan yeni bir zemin yaratma hedefini ortaya koyduğunu söyledi.Talat, Rumların bu tavrının, Ada’nın bölünmesinin kalıcı duruma gelmesi anlamına geldiğini belirtti. “Rum yönetimi liderliğinin, aslında buna oynadığını” kaydeden Talat, “Ya bunu söylemekten endişe etmektedir, kendi halkının tepkisinden çekinmektedir, ya da bütün dünyayı geri zekalı, ahmak zannetmektedir” dedi. Talat, Ada’nın birleşmesini istediklerini ancak hiçbir şekilde haklarından feragat etme niyetinde olmadıklarını vurguladı. Talat, Papadopulos’un çözümü Ada’daki Türk askerinin çekilmesi olarak gördüğünü ifade etti.

http://www.ntv.com.tr/news/421761.asp 03.04.07 NTVMSNBC

1 Ekim 2007 Pazartesi

Hristofyas: Talat Türkleşiyor

2008 başkanlık seçimleri adayı, AKEL Genel Sekreteri ve Meclis Başkanı Hristofyas, NTV’nin sorularını yanıtladı. Başkan seçilirse 2 toplumlu federasyondan yana irade kullanacağını söyleyen Hristofyas, Talat’ın ‘Türkleştiğini’ ileri sürdü
LEFKOŞA - Rum lider Papadopulos, 2003 seçimlerinde, ülkenin en büyük partisi AKEL’in desteğiyle seçilmişti. ama AKEL, Şubat 2008’de yapılacak başkanlık seçimlerine bu kez kendi adayıyla, Parti Genel Sekreteri ve Meclis Başkanı Dimitris Hristofyas’la katılıyor. Hristofyas, Annan Planı’na karşı da kampanya yürütmüştü. Hristofyas, aradan geçen 3 yılda Rumların uzlaşmaz tutumu nedeniyle Kıbrıslı Türklerin artık iki devletli çözümü tercih etmeye başlamalarını değerlendirdi. Ancak Hristofyas’a göre bunda Rumların uzlaşmazlığının değil, Kıbrıslı Türk liderlerle Ankara’nın açıklamaları etkili oldu.İki ayrı devletli çözümü isteyen Kıbrıslı Türklerin sayısı nasıl artmasın! Bakın yakın bir dönem içinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı yasadışı bir şekilde adanın Kuzey kesimini ziyaret etti ve bu ziyaret Birleşmiş Milletler kararları gözetilmeksizn yapıldı. Bu ziyareti sırasında Sayın Gül, Ada’da iki halktan, iki dinden, iki ayrı devletten bahsetti. Diğer yandan dostum Talat, Sayın Turgay Avcı’yı sürekli olarak yurtdışına gönderiyor ve bu ziyaretlerde sürekli olarak Ada’da 2 devletin olduğu vurgulanıyor. Yani, 2 bölgeli, 2 toplumlu çözüm mesajı yerine, bu mesajlar veriliyor. Bakın kamuoyu üzerinde liderlerin etkisi vardı. Eğer birlikten yana mesajlar verirseniz kamuoyunu birlikten yana etkilersiniz. Bu verilen mesajlar birlikten yana olmaktan ziyade bölünmeden yana. Doğru mesajlar değil.Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos ile Rum Dışişleri Bakanı Markuili’nin Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili sözlerine de değinen Hristofyas, Ada’daki orduların çözümü güçleştirdiği görüşünde.Sert olan açıklamalar değil, 33 yıldır Türkiye’nin ordusunun bulunması. Sadece Kıbrıslı Rumların değil, Kıbrıslı Türklerin de insan haklarını ihlal eden bir olgudur. 33 yıldır ülkemde yabancı bir ülkenin askerleri, orduları var diye benim onları alkışlamamı mı beklerdiniz. Ya da 33 yıldır ben köyüme gidebilmiş, köyümü, evimi görebilmiş değilim. Doğduğum büyüdüğüm toprakları görebilmiş değilim. Bu koşullarda bu askeri gücü alkışlamamı mı beklerdiniz. ASKERLERİN VARLIĞI, SİYASİ KOŞULLARI ETKİLİYORMaalesef benim görüşüme göre, askerin ya da orduların mevcudiyeti, siyasi koşulları da etkiliyor. Eğer Ada’da Türk ordusunun mevcudiyeti olmasaydı, Uzunyol, Ledra Caddesi açılmış olmayacak mıydı. Ya da Yeşil Hat boyundaki askeri güçlerin birbirinden uzaklaştırılması sözkonusu olmayacak mıydı. Benim kanaatime göre bunlar gerçekleşecekti. İki toplumun da kendini güvende hissedeceği bir uluslararası barış gücünün Ada’da varolması üzerinde anlaşmaya varılabilir. Bugüne kadar dışarıdan Ada’ya yapılmış olan müdahalelerin Kıbrıslılarda güvenlik hissine yardımcı olmadıklarını gördük. İster Atina tarafından, Yunanistan tarafından yapılmış olan darbe olsun, ister Türkiye’nin ordusu aracılığıyla yaptığı müdahale olsun. Bunlar Kıbrıslıların güvenlik hissinin gelişmesine yardımcı olmadılar. Hristoftyas, Kıbrıs sorununun çözümünün büyük ölçüde Ankara’nın elinde olduğunu da düşünüyor.Kıbrıs sorununun çözümü için Talat yerine Ankara ile görüşmek gerektiğini söylemiyorum. Bu, Kıbrıs Türk liderliğiyle görüşmek istemiyorum gibi yorumlanabilir. Ama Ankara’nın rolünü kim inkar edebilir? Sadece Rumlar değil, bunu tek bir Kıbrıslı Türk bile inkar edemez. Farzedinki ben yarın Talat’la anlaşmaya varıyorum ve diyoruz ki ‘Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti askerlerden arındırılmış olacaktır’. Böyle bir anlaşmanın uygulamaya geçmesinin yolu Ankara’dan geçmeyecek mi? Ya da son 33 yılda Ada’ya yerleşen Türkiyelilerin geri dönmesi için Türkiye’nin onayı, izni gerekmeyecek mi? Sayın Papadopulos’a çatmak çoğunlukla kolay bir hedef. Kolaycı bir şekilde Papadopulos hedef alınıyor. Çünkü Sayın Papaopulos hakkında bir önyargı sözkonusu. İki toplum arasında çözüme varılması için evet biz oturup görüşeceğiz. Ama pek çok konuda alınacak olan kararlarda da Ankara’nın önemli rolü var. Dimitris Hristofyas, Rum kesiminin, Ankara’nın Avrupa Birliği sürecine en fazla destek veren ülkelerin başında geldiğini de savunuyor.Türkiye’nin AB sürecini bu kadar açık şekilde destekleyen az sayıda ülkeden biriyiz. Bunun Kıbrıs sorununun çözümüne faydaları olacağına inanıyoruz. Ancak Türkiye, AB üyesi bir ülkeyi yani Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımıyor. Buradan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmiyor. Türkiye, yükümlülüklerini yerine getirerek bu süreci yürütebilir. Ankara ‘bu yoğurdu öyle yiyeyim ki üzeri bozulmasın’ istiyor. Bu mümkün değil. 2008’de yapılacak seçimin iddialı adaylarından olan Dimitris Hristofyas, seçilirse nasıl bir politika izleyeği hakkında da ipuçları verdi. Türk tarafının pozisyonunu değiştirmemesi halinde kendisinin de sert bir müzakereci olabileceğini söyleyen Hristofyas, Rum yönetiminin bugüne dek reddettiği uluslararası konferans önerisine de sıcak bakıyor.Sanıyorum şu anda bir taktik oyun oynanıyor ve bu durum şahsen benim hoşuma gitmiyor. 14 aylık bir gecikmeden sonra Sayın Talat ve Sayın Papadopulos bir araya geldiler. Ancak 8 Temmuz anlaşmasını hayata geçirmek yerine Sayın Talat yeni bir öneri sundu. Çözüm için sizin kafanızda bir tarih var mı diye sordunuz. Size eski başkanlardan Vasiliu’nun sözleriyle yanıt vereyim. “İleride değil, dün, çoktan çözüme varılması gerekirdi” Ana konularda hala ciddi anlaşmazlıklar var.FEDERASYON ÇÖZÜMÜ, RUMLARIN ÖNEMLİ BİR TAVİZİDİRBiz iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon tezini savunuyoruz ve şu gözardı edilmesin ki, iki bölgeli, iki toplumlu federasyon çözümü, Kıbrıs Rum toplumunun verdiği önemli bir tavizdir. Çözüm iki toplumun insan haklarını güvence altına almalıdır. İki toplum tarafından bir ortaklık oluşturtulacaktır. Bu ortaklık, iki toplumun siyasi eşitliğini, tıpkı Birleşmiş Milletler kararlarında ifade edildiği gibi, öngörecektir. Ama bu sayısaal eşitlik anlamına gelmemektedir. Bir bölgede Kıbrıs Türk toplumu diğer bölgede Kıbrıs Rum toplumu kendisini idare edecektir. Kıbrıslı Rumların idare ettiği bölgede Kıbrıslı Türkler yaşamak istiyorsa yaşayacaktır ya da Kıbrıs Rumlarından, Kıbrıslı Türklerin idare ettiği bölgede yaşamak isteyenler de olacaktır. Merkezi hükümette de iki toplumun yer alacaktır, eğer garantör bir güç kalacaksa, bu garantör güçlerin tek yanlı müdahale hakkının olmaması, Kıbrıs’ın askerlerden arındırılması gerektiğini savunuyoruz. Çözüm çerçevesinde göçmenlerin, evlerine köylerine, topraklarına geri dönebilmeleri hakkı olması gerektiğini belirtiyoruz. Ada’ya geçen 33 yıl zarfında dışarıdan gelmiş olan nüfusun büyük çoğunluğunun, çözümle birlikte Ada’dan gitmesi gerektiğini vurguluyoruz. Bildiğiniz gibi Kıbrıs, Kıbrıslı Türklerle Rumların ortak vatanıdır. GEREKİRSE SERT BİR MÜZAKERECİ OLURUMŞimdi bütün bu gerçekliklerin ışığında yarın Sayın Mehmet Ali Talat’la görüşme olduğunda Sayın Talat, “Ada’nın gerçekleri var, Ada’da iki devlet var, bu taraftaki mallarını Kıbrıslı Rumlar unutsunlar, Ada’da varolan 150 bin - 180 bin Türkiyeli kalmaya devam edecek” derse, böyle bir durumda elbette ben de çok sert bir müzakereci olacağım. Bizim sorunumuz İngilizlerin, Yunanların ya da Türkiyelilerin lehine bir çözme ulaşmak değil. Biz Kıbrıslıların lehine olacak bir çözüm uğraşısı içindeyiz. Ayrıca Kıbrıs sorununun çözümü için uluslararası konferans düzenlenebilir. Taraflar BM çatısı altında oturup, uluslararası konferansta bu meseleyi konuşabilir.Hristofyas, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’la da en kısa sürede görüşmek istediğini söyledi.Biz hiçbir zaman AKEL olarak, Talat’ın ikinci bir Denktaş olduğunu söylemedik. Bir Kıbrıslı Türk dostumun bana söylediğini aktaracağım. Ama bu yanlış anlaşılmasın, espri olarak söylüyorum. “Talat önceleri Kıbrıslıydı. Sonra Kıbrıslı Türk oldu. Şimdilerde ise Talat sadece Türk.” Sayın Talat’la eskiden yoldaşlar olarak çok kez bir araya geldik. Ülkesini seven iki dost olarak kısa süre içinde tekrar bir araya geleceğimizi umuyorum. Ama ben Kıbrıslı bir Mehmet Ali Talat’la buluşmak istiyorum.

http://www.ntv.com.tr/news/421518.asp

30 Eylül 2007 Pazar

Avustralya Kıbrıs sorununa iki din temelinde bir çözüme karşı

Avustralya Genel Valisi Michael Jeffery, Türkiye’nin Kıbrıs sorununa iki din temelinde bir çözüm bulunması önerisini reddetti.Genel Vali, bu tutumun barış içinde bir arada yaşma fikrine tamamen aykırı olduğunu vurguladı. Valinin bu görüşü Kıbrıs’ın Avustralya Yüksek Komiseri Fillipos Kritiotis’in Güven Mektubunu sunduktan sonra yayınlanan resmi basın bildirisinde yer aldı.Açıklamada Kıbrıs Hükümetini çözüme gidecek özlü müzakereleri için harcadığı efora destek ifade edildi. Bu bağlamda, Kıbrıs sorunuyla ilgilenen Avustralya temsilcisi Jim Short’un katkılarına da değinen Genel Vali, Short’un son gelişmeler hakkında bilgilenmek amacıyla yakında bölgeyi ziyaret edeceğini açıkladı.

http://www.cna.org.cy/website/turkish/announcedisplay2.asp?id=2

Papadopulos silah komisyonu almış

SEFA KARAHASAN LefkoşaRum Yönetimi lideri Tasos Papadopulos'un avukatlık bürosunun 1990'lardan beri Rum Milli Muhafız Ordusu'na silah satan Norinco isimli Çin şirketinden komisyon talep ettiğini gösteren belgelere ulaşıldığı bildirildi.Rum Politis gazetesi manşetten verdiği haberinde, "Papadopulos & Co" avukatlık bürosunun mektubunda yazılanlar, Papadopulos'un adını Rum Yönetimi lideri olarak açıkladığını ortaya koyuyor. Gazete şunları kaydetti; "Tasos Papadopulos & Co'nun avukatlarından Aleksia Kunduri, Çinlilerin 'Kıbrıs'taki temsilcisi Chams Limited şirketi lehine bir miktar para talebinde bulundu."

http://www.milliyet.com.tr/2007/10/01/dunya/dun02.html

Talat: Kıbrıs, bölünmüş halkın sorunudur

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, "Kıbrıs sorununun bölünmüş siyasetçilerin sorunu olmaktan çıktığını, bölünmüş halkın sorunu olduğunu" söyledi.Atina’da yayımlanan To Vima gazetesine demeç veren Talat, "Kıbrıs sorunu siyasetçiler arası bir sorundu. Tabii ki halklarla başladı, ancak siyasetçilere yansıdı. Siyasetçiler de bölünmüş durumdaydı. Şimdi halklar da bölünmüş durumda. Siyasetçiler şu anda bir çözümükabul etseler bile, kimse halkın kabul edeceğinden emin değil" diye konuştu.Referandumdan sonra halkların "yabancılaştığını" kaydeden Talat, "Sınırlar açıldığı zaman halk kuzeyden güneye, güneyden de kuzeye koştu. Bugün güneyden kuzeye günlük geçiş bin kişiden az. Kıbrıslı 6 ila 7 bin Türk her gün geçiş yaparken, Rumların sayısı git gide azalıyor" dedi.Bütün bu gelişmenin var olan yabacılaşmayı vurgulamakta olduğunu ifade eden Talat, Kıbrıslı Türklerin nabzını yoklayan bir araştırmanın, her geçen gün daha az insanın birleşmiş Kıbrıs’ta yaşamak istediğini ortaya koyduğunu belirtti. Talat, "Kıbrıslı Türklere neden güneyi ziyaret ettiklerini sorduğumuzda, eski evlerini görmeye, çalışmaya veya alışverişe gittiklerinisöylüyorlar. Rumlarla eski temasları yok. Bu da endişe verici" ifadelerini kullandı."Türkiye’de oluşmakta olan siyasi durumun AB sürecinde nefes olacağını" kaydeden Talat, bu durumun Kıbrıs konusunu da dolaylı şekilde etkileyeceğini kaydetti. KKTC Cumhurbaşkanı, "İnanıyorum ki, bugüne kadar hareketsiz olan süreçte tekrar kımıldanma meydana gelecek" diye konuştu.Türkiye ile AB arasında, Kıbrıs Rum bayrağının Türk limanlarına giriş yapamaması nedeniyle ortaya çıkan duruma da değinen Talat, şöyle konuştu:"Bizim isteğimiz, aleyhimize olan kısıtlamalarla Kıbrıs Rum gemileri için yapılan uygulamanın eş zamanlı olarak kaldırılması. Bunun adil ve mantıklı olduğunu düşünüyoruz. Bize, Kıbrıs çözümünü kabul edersek aleyhimize olan kısıtlamaların kalkacağına dair söz verdiler. Tüm politik sistemimizi değiştirdik ve tam demokratik olarak yeniledik.Ancak yine de Rumların tepkileri nedeniyle izole durumdayız." Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün KKTC ziyaretine de değinen ve Ankara ile herhangi bir sorun yaşanmadığını belirten Talat, Gül’ün Ankara’nın KKTC’ye destek vermeye devam edeceğini söylediğini, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ise Kıbrıs konusunda hareketlenme ve değişikliğin en büyük garantisi olduğunu belirtti.Kıbrıs diyaloğunun yeniden başlaması konusunda, Kıbrıs Rum kesimi lideri Tasos Papadopulos’un hiçbir zaman çizelgesi tanımadığını belirten Talat, "2,5 ay süresince konuları hazırlayacak olan heyetler arasında görüşmelerin başlamasını önerdim. Devamında ise 2008 içinde bitirilmesi gereken diyaloğa gidilmesini söyledim. Ancak Papadopulos hiçbir zaman kısıtlaması kabul etmediğini söyledi" dedi.
ABHaber 30.09.2007 Ajanslar

The Guardian: Rumları üye yapmak AB'nin bu yüzyıldaki en büyük hatası

AB’nin Kıbrıs Rum Kesimi’ni Kıbrıs sorunu çözülmeden üye yapmasının çok büyük bir hata olduğu bildirildi. The Guardian gazetesinin köşe yazarı Jonathan Steele, Rumları üye yapmanın “AB’nin bu yüzyılında yaptığı en büyük hata olduğunu" belirterek “Brüksel, pazarlık gücünü kaybetti"diye yazdı. Jonathan Steele, Kosova sorununu değerlendirdiği yorumunda AB’nin Sırpların tüm argümanlarına karşın Kosovo’nun bağımsızlığından yana bir tutum takınmasını istedi. Sırpların, radikal milliyetçilerin kontrol altında tutulması için Sırbistan’ın AB tarafından adaylık statüsünün verilmesini talep ettiklerine dikkat çeken Steele, AB’nin bu tür talepleri hiç tereddüt göstermeden reddetmesi gerektiğini savundu. Steele şunları yazdı: “Kıbrıs’ın (Rum Kesimi) adadaki Rum-Türk iltilafı çözülmeden AB’ye girmesine izin vermek AB’nin bu yüzyılda yaptığı en büyük hatadır. Brüksel, pazarlık gücünü kaybetti."

http://www.milliyet.com.tr/2007/09/28/son/sonsiy38.asp

29 Eylül 2007 Cumartesi

ABD Kıbrıs’a yeni BM temsilcisi istedi

ABD, Kıbrıs’ta barış sürecinin canlandırılması için yeni bir BM özel temsilcisinin atanmasını istedi.ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Nicholas Burns, Kıbrıs Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos ile New York’ta görüşmesinden sonra yaptığı açıklamada, Rum yönetimi ile yeni bir başlangıç istediklerini ve bunun için uygun bir ortam yaratacaklarını belirterek, adada gecikmeden barış sürecini canlandırmak gerektiğini kaydetti. Bu nedenle BM Genel Sekreteri’ne, yeni bir girişim başlatmasını ve barış görüşmelerini yönlendirmekten sorumlu bir temsilci atamasını önerdiklerini belirten Burns, ABD’nin bu sürece aktif biçimde destek ve dahil olacağını söyledi.Rum yönetimi lideri Papadopulos ile BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un Pazar günü bir araya gelmeleri bekleniyor. Ban, 16 Ekimde de KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile görüşecek.BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi ve Kıbrıs’taki BM Barış Gücü Misyon Şefi olarak Michael Möller görev yapıyor.KKTC Cumhurbaşkanı Sözcüsü Hasan Erçakıca, Talat’ın Ban ile 16 Ekim’de yapacağı görüşmede, özellikle Kıbrıs sorununun içinde bulunduğu durumun değerlendirileceğini belirterek, Kıbrıs Türk tarafının acil ve kapsamlı çözümün gerekliliğini ve bunun için çalışma kararlılığını bir kez daha dile getireceğini ve bunun için yapılması gerekenleri BM Genel Sekreteri’ne aktaracağını bildirmişti.

http://www.ntv.com.tr/news/421127.asp NTVMSNBC 28 Eylül Cuma Kıbrıs

Şam feribot seferlerini desteklemiyor’

Kıbrıs Rum kesimi lideri Tasos Papadopulos, KKTC’nin Gazimağusa ile Suriye’nin Lazkiye limanları arasında başlayan feribot seferlerinin Şam yönetimince desteklenmediğini söyledi.New York’ta bulunan Papadopulos, Şam yönetiminin, Suriyeli yetkililerle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yetkilileri arasında bir anlaşma olmadığını ve bunun yasal yönünün araştırılacağını kendilerine bildirdiğini belirtti. Papadopulos, Suriyeli yetkililerin, seferlerin feribot şirketleri ya da Lazkiye Ticaret Odası arasında özel bir düzenleme olduğunu bildirdiklerini ifade etti.Feribot seferlerine rağmen, Suriye’nin KKTC’yi tanıma niyeti olmadığından emin olduğunu söyleyen Rum lider, Birleşmiş Milletler’de görüştüğü Suriye Dışişleri Bakanı’nın, feribot seferlerinin arkasında Şam hükümetinin olmadığı konusunda kendisine garanti verdiğini belirtti.Türkiye’nin feribot seferleriyle ilgisi olduğunu da iddia eden Papadopulos, “Açıktır ki, Türkiye’den Suriye’ye hayli baskı olmuş” dedi.Rum lider ayrıca Doğu Akdeniz’de petrol aranması konusunda Türkiye’nin tepkisine aldırmadıklarını da ifade etti ve 2008’de ikinci lisans ihalesini gerçekleştireceklerini belirtti.Papadopulos, “Türkiye’nin ne yasal ne de ahlaki dayanakları var. Türkiye Uluslararası Deniz Hukuku sözleşmesini imzalamayan 3 ülkeden biridir. Türk hükümetinin iddia ettiğinin aksine, petrol aradığımız bölgede hiçbir hakları yoktur” dedi.Rum yönetimi, 11 bölgeden 3’ü için Ağustos ayında ilk ihaleyi yapmış, ancak Türkiye’nin tepkisi nedeniyle az sayıda şirket ihaleye teklif vermişti.
http://www.ntv.com.tr/news/421258.asp 28 Eylül Cuma NTVMSNBC Dünya

27 Eylül 2007 Perşembe

Avcı, İKO toplantısı için İtalya'dan ABD' ye gitti

Dışişleri Bakanı Avcı, Londra üzerinden New York'a geçerek, İKÖ Dışişleri Bakanları toplantısına katılacak.
Avcı ve beraberindeki heyetin 3 Ekim'de KKTC'ye dönmesi bekleniyor.
Rom' da konsorsiyum başkanı Massimo Bugli ile görüştü
Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Bakan Avcı; KKTC vatandaşlığına kabul edilen parlamenterlere kimlik kartı ve pasaportlarını vermek üzere gittiği İtalya'da geçtiğimiz gün de Roma vilayetine bağlı 15 belediye, bölge bankaları ve çeşitli kuruluşların oluşturduğu konsorsiyumun başkanı Massimo Bugli ile görüştü.
Görüşmede bir açıklama yapan Bugli, Kıbrıs Türkleri ile daha sıcak ilişkiler kurmak istediklerini söyledi.
Dışişleri Bakanı Avcı da konuşmasında, "Kıbrıs Türkleri gibi Akdeniz'in sıcak kanlı ve sevecen insanlarını Roma'da görmekten büyük mutluluk duyduklarını" kaydetti.
Avcı, Kıbrıslı Türklerin, Avrupa'da yaşayan tüm toplumlarla iyi bağlar kurmak istediğini de ifade etti.
Dışişleri Bakanı Avcı ve beraberindeki heyet daha sonra yine Roma'ya bağlı Albano Laziale Belediye Başkanı ve bölge politikacılarıyla bir araya geldi.
Avcı görüşmede yaptığı açıklamada, Kıbrıs Türk insanının, Rumlara barış elini uzattığının altını çizerek, İtalyan halkının desteğini yanlarında görmek istediklerini ifade etti.
Avcı, İtalya Dışişleri Bakan Yardımcısı ile bir araya geldi
Dışişleri Bakanı Turgay Avcı, Roma temasları çerçevesinde İtalya Dışişleri Bakan Yardımcısı Crucianelli ile de bir araya geldi.
Avcı, Kıbrıs konusunda yaşanan son gelişmeler hakkında bilgi aktardığı görüşmede, özellikle son dönemlerde AB üyeliğini arkasına alan Rum yönetiminin uzlaşmaz tutumunu sürdürdüğü ve Kıbrıs sorununu çıkmaza doğru sürüklediği mesajı verdi.
Turgay Avcı ayrıca Roma'daki Mustafa Kemal Atatürk Caddesi üzerinde bulunan ve üzerinde İtalyanca "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" yazan özel mermerlerden oluşan anıtı ziyaret etti.
Yatırım yapmak amacıyla KKTC'ye gelen ünlü İtalyan işadamı Anglelo Boscolo'nun onuruna verdiği yemeğe de katılan Bakan Avcı, temaslarının son gecesinde İtalyan devlet televizyonu RAİ'nin canlı olarak yayınlanan "Tempi Dispari" isimli haber programına katıldı.


Kıbrıs Gazetesi 27.09.07 Perşembe

Garantör ülke İngiltere'den daha aktif bir tutum bekliyoruz

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Turgay Avcı, garantör ülke İngiltere'den Kıbrıs meselesi konusunda daha aktif bir tutum beklediklerini, bunun sağlanması için söz konusu ülkedeki temaslarını önümüzdeki dönemde yoğunlaştıracaklarını söyledi.
İtalya'daki temaslarını tamamladıktan sonra New York'a gitmeden önce bir günlüğüne Londra'ya giden Avcı, burada düzenlediği basın toplantısında çeşitli konularda değerlendirmelerde bulundu.
Londra'da bulunduğu süre içinde Kıbrıs temsilciliğinin kuzey Londra'da bir ofis açması konusundaki girişimleri takip edeceğini ve İngiltere'de daha yoğun diplomatik temaslara olanak sağlayacak lobi faaliyetleri konusunda girişimler başlatacağını belirten Avcı, son günlerde KKTC ile Suriye ve İtalya arasındaki siyasi ilişkilerin önem kazandığına işaret etti.
Suriye ile 4-5 aydır yoğun ilişkiler yaşandığını, kendisinin iki kez söz konusu ülkeyi ziyaret ettiğini, iki ülkenin iş adamları, üniversite çevreleri ve ticaret odaları arasında da temaslar sağlandığını hatırlatan Avcı, bu çerçevede Lazkiye ile Gazimağusa arasında gemi seferlerinin başlatıldığına dikkati çekti. KKTC'ye gelen Suriyeli ve diğer ülkelere mensup yabancıların işgal altında perişan bir ülke beklerken, gayet modern gelişmekte olan bir ülke görüp şaşırdıklarını kaydeden Avcı, Suriye ile kurulan ilişkilerin ardından Rum yönetiminin kendisinden bekleneni yapıp, Suriye yönetimine nota verdiğini söyledi.
Aynı şekilde Karpaz'dan Lazkiye'ye yüzen Suriyeli rekortmen yüzücünün de nota kapsamına alındığını hatırlatan Bakan Avcı, "KKTC'den koşan, yürüyen, şarkı söyleyen folklor oynayan kimseye tahammülleri yok. Bunun yanlışlığını ortaya koyuyoruz. İkili ilişkiler böyle yürütülemez"dedi.
Beklentilerinin Suriye'nin kararlı durması olduğunu da vurgulayan Avcı, Rumların biri eski iki İtalyan milletvekilinin KKTC vatandaşı olmalarıyla ilgili olarak da bu ülkeye nota vermeye hazırlandıklarını ifade etti.
Avcı, iki İtalyan milletvekilinin bu tercihleriyle KKTC'ye yapılan haksızlığın kabul edilemez olduğunu, Kıbrıslı Türkler'in seslerinin duyulması gerektiğini anlatmak bu sesi AB'ye duyurmak için çaba gösterdiklerini belirtirken, Avrupa birliği içinde de bazı sıkıntılar bulunduğuna işaret etti.
Bütün sıkıntının AB'de oy birliğiyle kararların alınması gerekliliğinden doğduğunu, Rumların AB'ye tek taraflı kabulünün en büyük hata olduğunu belirten Avcı, bunun artık AB liderleri tarafından da görülüp kabul edildiğini ifade etti.
Avcı, bütün bunların AB'de sistemin tıkanmasına yol açtığını söyledi.
KKTC vatandaşı olan biri eski iki İtalyan milletvekilinin artık KKTC'nin sesini AB'de de duyuracağını bu sesin her geçen gün daha da yükseleceğini ifade eden Avcı, İtalya'daki görüşmeleri sırasında doğrudan ticaret tüzüğü başta olmak üzere bütün temel sorunları anlattığını söyledi.
Dış politikada proaktif bir tutum başlattıklarını, artık Lefkoşa'dan siyaset yapma dönemini kapattıklarını da belirten Avcı, "çünkü Rumlar bizim koyduğumuz her tuğlayı yıkmaya çalışıyor ve bu güce de sahipler. Onun için durmayız, duramayız" dedi.
Yurt dışına çıkıp dertlerini anlatmadıkça kimsenin gelip Kıbrıs Türkünün sorunlarıyla ilgilenmesini bekleyemeyeceklerini de belirten Avcı, önümüzdeki dönemde garantör ülke İngiltere'de de üst düzey temaslar sağlamak için girişimler başlattıklarına işaret etti.
Avcı, bir soru üzerine Suriye'nin Lazkiye-Gazimağusa gemi seferleri konusunda geri adım atmasını beklemediklerini belirtirken, bir başka soru üzerine de KKTC vatandaşı olan İtalyan milletvekillerinin askerlik sorunları olmayacağını, zira daha önce ülkelerinde askerlik görevlerini ifa ettiklerini bildirdi.
Avcı ve beraberindeki heyet bugün BM çalışmaları çerçevesinde görüşmelerde bulunmak üzere New York'a gidecek.


Kıbrıs Gazetesi 27.09.07 Perşembe

26 Eylül 2007 Çarşamba

Rumlardan Suriye ve İtalya’ya nota

Kıbrıs Rum yönetimi, KKTC ile doğrudan ilişki kuran Suriye ve İtalya’ya nota verdi.Şam yönetimine iletilen notada, hafta sonu KKTC’den Suriye’ye gerçekleştirilen doğrudan feribot seferinin yasa dışı olduğu iddia edildi ve Suriye makamlarından açıklama istendi. Rum hükümet sözcüsü Vasilis Palmas, “Suriye ile ilişkilere bakıldığında bir takım koşullar değişmiş gibi görünüyor” dedi. Rum yönetimi, İtalya’ya verdiği notada ise, KKTC Dışişleri Bakanı Turgay Avcı’nın Roma temasları ve biri parlamenter 2 İtalyan siyasetçinin KKTC vatandaşlığı alması kınandı.Rum yönetimi sözcüsü, bu konuda İtalya’nın Güney Kıbrıs Büyükelçisi’nden izahat istediklerini, İtalyan büyükelçinin de konuyu araştırıp yanıt verme taahhüdünde bulunduğunu söyledi.

http://www.ntv.com.tr/news/420936.asp Güncelleme: 20:14 TSİ 26 Eylül 2007 Çarşamba

23 Eylül 2007 Pazar

Suriye'den, KKTC pasaportuna işlem

Gazimağusa-Lazkiye limanları arasındaki feribot seferlerini 28 yıl sonra yeniden başlatan Suriye, KKTC pasaportlarına giriş-çıkış damgası vurdu ve bu pasaportu tanımış oldu
Sefa KarahasanSuriye, KKTC ile arasında 28 yıl aradan sonra tekrar başlayan feribot seferlerine katılan Kıbrıslı Türklerin "KKTC pasaportlarını" tanıma yönünde önemli bir adım attı ve pasaportlara Suriye'ye "giriş-çıkış" mührü vurdu. Dışişleri Bakanı Turgay Avcı bu gelişmeyi, "Tarihi bir olay" olarak değerlendirdi. Suriye Denizcilik Odası Başkanı Abdulkadir Sabıra da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşlarının Suriye'ye girişlerinde diğer ülke vatandaşlarına uygulanan prosedürün uygulanacağını ifade etti.
'Açılımlarımız sürecek'KKTC'nin Gazimağusa Limanı ile Suriye'nin Lazkiye limanları arasında 1978-1979 yılları arasında yapılan ve bir yıl süren feribot seferleri, 28 yıl aradan sonra Suriye tarafından dün yeniden başlatıldı. Suriye'ye yapılacak olan ilk sefer dolayısıyla Gazimağusa Limanı'nda düzenlenen törene gelerek yolcuları uğurlayan KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Turgay Avcı, "Rumların uzlaşmaz tutumu devam ettiği sürece biz de açılımlarımızı sürdüreceğiz" dedi. Avcı, Lazkiye'ye başlayacak olan yeni seferlerin ticari, turistik, kültürel ve eğitim alanlarındaki ilişkilerin artırılması, ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi ve iki halkın kaynaşması açısından önemli olduğunu vurguladı.Dışişleri Bakanı Avcı, bu seferlerin sadece KKTC ile Suriye arasındaki ilişkilerin değil, KKTC ile bölgedeki diğer ülkelerin ilişkilerini de olumlu yönde etkileyeceğini söyledi.
İlk sefer tanıtım amaçlıGazimağusa Limanı'ndan başlayan ve tanıtım amacıyla yapılan ilk feribot seferine, basın mensuplarının yanı sıra işadamları, turizm acenteleri temsilcileri, KKTC Sanayi Odası ve Ticaret Odası temsilcileri, akademisyenler ve hükümet yetkilileri katıldı. Heyete Suriye Lazkiye Limanı'da, pasaport kontrol sırasında diğer ülkelere uygulanan prosedür uygulandı.Suriye- KKTC arasındaki düzenli seferlerin önümüzdeki bayramdan itibaren başlaması bekleniyor.

Pasaportlara Suriye mührü
Gazimağusa'dan Lazkiye'ye 28 yıl sonra ilk sefer dün yapıldı. Suriye Denizcilik Odası Başkanı Abdülkadir Sabra (sağda) tarafından karşılanan heyet üyelerinin KKTC pasaportlarına Suriye'ye 'giriş-çıkış' mührü vuruldu
.

http://www.milliyet.com.tr/2007/09/23/guncel/axgun01.html

2 İtalyan siyasetçi KKTC vatandaşı oldu

KKTC Bakanlar Kurulu’nun aldığı ve resmi gazetede yayımlanan karar uyarınca, İtalyan parlamenter Maurizio Turco ile İtalyan uyruklu Perduca Marco, herhangi bir koşul aranmaksızın KKTC vatandaşlığına kabul edildiEski Avrupa Parlamentosu milletvekili Maurizio Turco ile Milletlerüstü Radikal Parti Genel Konseyi üyesi Perduca Marco, Avrupa Birliği’nin, Kıbrıslı Türklere verdiği sözleri tutmamasına tepki için bu kararı aldıklarını söyledi.Her iki siyasetçi, KKTC vatandaşlığına geçmek için 21 Temmuz’da müracaatta bulunmuştu.

http://www.ntv.com.tr/news/420578.asp 22 Eylül 2007 Cumartesi NTVMSNBC Dünya

22 Eylül 2007 Cumartesi

KKTC-Suriye arasında feribot seferi başladı

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Suriye arasındaki feribot seferleri 28 yıl aradan sonra yeniden başladı.Gazimağusa ile Suriye’nin Lazkiye limanı arasında yapılan tanıtım amaçlı ilk feribot seferi bugün yapıldı. İlk feribot seferine ilgili meslek odalarıyla basın mensupları katıldıKKTC Dışişleri Bakanı Turgay Avcı, iki ülke arasında feribot seferlerinin yeniden başlamasını tarihi bir olay olarak nitelendirdi. “Rumların uzlaşmaz tutumu devam ettiği sürece, açılımlarımız sürecek” diyen Avcı, bu seferlerin Türk kesimi ve Suriye arasında ticaret, turizm, eğitim ve kültürel konularda ilişkilerin gelişmesine yardımcı olacağını belirtti.KKTC ve Suriye arasındaki düzenli feribot seferleri Ramazan Bayramı’ndan itibaren başlayacak. Gazimağusa ile Lazkiye limanları arasında 1978 yılında başlatılan feribot seferlerine 1979 yılında son verilmişti.

http://www.ntv.com.tr/news/420582.asp 22.09.07 NTVMSNBC Dünya

AB Komisyonu KKTC’yi övdü

Avrupa Birliği Komisyonu, Yeşil Hat Tüzüğü Yıllık İzleme Raporu’nda, Kıbrıs Rum tarafını, yasadışı göçü önleyememekle eleştirdi, Kıbrıs Türk tarafını ise göç oranının düşmesine katkı sağladığı için övdü.26 Nisan’da kabul edilen Yeşil Hat Tüzüğü, temelde kişilerin ve malların yeşil hattan geçişinde uygulanacak Avrupa Topluluğu müktesebatı kurallarını belirliyor. Avrupa Komisyonu da, bu kuralların uygulanmasını denetlemek için yıllık rapor hazırlıyor. Bu yılki raporda, kuzeyden güneye ticareti yapılan malların değerinin, 3 milyon 380 bin, güneyden kuzeye ticareti yapılan malların değerinin ise 1 milyon 27 bin Euro’ya ulaşarak, geçen yılın rakamlarını ikiye katladığına dikkat çekildi.Kıbrıs Türk tarafının verdiği ehliyet ve araç muayene belgelerini tanımamasından dolayı Rum tarafı eleştirildi.Raporda, Rumlar’ın tarımsal ürünlerde sınır geçiş noktalarında, Komisyon’un verdiği sağlık sertifikalarını yeterli bulmayarak ticaretin gerçekleştirilmesinde görünmeyen engeller oluşturdukları bildirildi.Raporda, Kıbrıslı Türk işadamlarından menşe belgesine ek olarak fatura istenmesinin yasal olmadığına da yer verildi

http://www.ntv.com.tr/news/420666.asp 22.09.07 NTVMSNBC Dünya

20 Eylül 2007 Perşembe

Kıbrıs sorunu dini değil, siyasi bir konudur

KIBRIS SORUNU DİNİ FARKLILIKLARA DÖNÜŞTÜRÜLMEYECEK SİYASİ BİR SORUNDUR" ... İngiltere'nin Kıbrıs Yüksek Komiseri Millet, Türkiye Cumhurbaşkanı Gül'ün Kıbrıs'ta "iki devlet ve iki din vardır" yönündeki açıklamasını eleştirdi. Millet, "Britanya Krallığı, Kıbrıs sorununun, dini farklılıklara dönüştürülemeyecek siyasi bir sorun olduğunu düşünüyor" dedi
"BÖLÜNMÜŞLÜĞE VE İKİ DEVLETLİLİĞE KARŞIYIZ"... Peter Millet, "Türkiye Cumhurbaşkanının açıklamaları yardımcı değildir. İngiltere'nin de dahil olduğu BM Güvenlik Konseyi 5 Daimi üyesi, 8 Temmuz mutabakatının hayata geçirilmesini destekliyor. Bölünmüşlüğe ve iki devlet çözümüne karşıdırlar ve bu yönde çalışıyorlar" dedi
Britanya'nın Kıbrıs Yüksek Komiseri Peter Millet, Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Kıbrıs'ta "iki devlet ve iki din vardır" yönündeki açıklamasını eleştirdi.
Rum radyosu ve haber ajansına göre, Millet, "Britanya Krallığı, Kıbrıs sorununun, dini farklılıklara dönüştürülemeyecek siyasi bir sorun olduğunu düşünüyor" dedi.
Britanya Yüksek Komiseri, ülkesinin Kıbrıs'ın bölünmüşlüğünü kabul edemeyeceğini ve Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunması hedefiyle özlü görüşmelerin zeminini hazırlanmasına yönelik 8 Temmuz mutabakatını desteklediğini de ifade etti.
Millet, Demokratik Parti (DİKO) Başkanı Marios Karoyian ile dünkü görüşmesinin ardından açıklamalarda bulundu.
Türkiye Cumhurbaşkanı Gül'ün Kıbrıs sorunu ve din konusunda yaptığı açıklamalarla ilgili bir soruya yanıt veren Millet, "Türkiye Cumhurbaşkanının açıklamaları yardımcı değildir. İngiltere'nin de dahil olduğu BM Güvenlik Konseyi 5 Daimi üyesi, 8 Temmuz mutabakatının hayata geçirilmesini destekliyor. Bölünmüşlüğe ve iki devlet çözümüne karşıdırlar ve bu yönde çalışıyorlar" dedi.
Millet, "Kıbrıs Cumhuriyeti'nin garantör ülkelerinden biri olan Britanya, adanın bölünmüşlüğünü kabul edemez. Biz, iki kesimli, iki toplumlu federal ve siyasi eşitliğe dayalı bir çözümü destekliyoruz" diyerek konuşmasına devam etti.
İngiliz Yüksek Komiseri, ayrıca ülkesinin 8 Temmuz mutabakatının uygulanmasını desteklediğini yineleyerek, İngiltere'nin mutabakatının, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik esnek bir çerçeve teşkil ettiğini de vurguladı.
Karoyian ise Türkiye Cumhurbaşkanı Gül'ün yapmış olduğu açıklamaları kınadı.
Karoyian, "Partimiz ve Britanya Yüksek Komiseri, Gül'ün açıklamalarını açıkça kınadı. Bu, Gül'ün ilk kez dini konuları Kıbrıs sorunuyla ilişkilendirerek gündeme getirmesiydi. Bu tür koşullar gündeme getirilmemeli, çünkü Kıbrıs sorunuyla hiçbir ilgisi yok" dedi.


Kıbrıs Gazetesi 21,09,07

Rumların AİHM’den taşınmaz mal talebi

Kıbrıs Rum yönetimi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden, bir Kıbrıslı Rum’un KKTC’deki Taşınmaz Mal Komisyonu’yla vardığı uzlaşmayı onaylamamasını talep etti- Rum yönetimi sözcüsü Vasilis Palmas, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne mektup yazarak, bir Kıbrıslı Rum’un, KKTC’deki eski taşınmazının, Güney Kıbrıs’ta bulunan bir Türk taşınmazıyla takas edilmesini kabul etmemesini istedi. Böyle bir takasın ancak Rum yönetiminin onayı ile gerçekleşebileceğini belirten Palmas, Kıbrıslı Türklerin Güney Kıbrıs’taki taşınmazlarının kontrolünün Rum içişleri bakanlığında olduğunu vurguladı.Palmas, herhangi bir Rum’a takas yöntemiyle bu taşınmazların verilmesinin sözkonusu olamayacağını kaydetti.Rum yönetimi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin KKTC Taşınmaz Mal Komisyonu’nu bir iç hukuk mercii olarak kabul etmesinden endişe ediyor ve vatandaşlarını Komisyon’a başvuru yapmamaları yönünde uyarıyor.

http://www.ntv.com.tr/news/420454.asp NTVMSNBC Dünya 21.09.07 Cuma

Talat Ban Ki-moon ile görüşecek

Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, 16 Ekim’de New York’ta Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon ile görüşecek.Cumhurbaşkanı Sözcüsü Hasan Erçakıca, görüşmede, özellikle Kıbrıs sorununun içinde bulunduğu durumun değerlendirileceğini belirtti. Erçakıca, Kıbrıs Türk tarafının acil ve kapsamlı çözüm için yapılması gerekenleri genel sekretere aktaracağını bildirdi.Cumhurbaşkanı Talat’ın genel sekreterle görüşmesinin diğer ayrıntıları ve içeriğiyle ilgili detayların ileriki günlerde netleşeceği kaydedildi.Mehmet Ali Talat’ın Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos’la 14 ay aradan sonra 5 Eylül’de yaptığı görüşmede bir sonuç alınamamıştı. Talat’ın 2008 sonunda çözüme ulaşılması yönünde yaptığı öneri, Papadopulos tarafından reddedilmişti.

http://www.ntv.com.tr/news/420480.asp NTVMSNBC Dünya 21.09.07 Cuma

Themistokleus Talat’ı ziyaret etti

2008 Şubat’ında Kıbrıs Rum kesiminde yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerine bağımsız olarak adaylığını koyan Kostas Themistokleus, KKTC’de Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ı ziyaret etti.Rum Birleşik Demokratlar Hareketi üyesi Kostas Themistokleus, cumhurbaşkanlığı sarayında Talat’la görüşmesi sonrasında Türk ve Rum gazetecilere bir açıklama yaptı. Temistokleus, Talat’a Kıbrıs sorunundaki durağanlıktan duyduğu kaygıları iletti ve 2008 yılında bir çözüme ulaşılamaması durumunda statükonun sabitleşip Ada’nın bölünmeye doğru gideceğini vurguladı. Annan Planı’nın ortak bir zemin olarak masaya tekrar gelebileceğini söyleyen Themistokleus, planın masada olmasının iki tarafın da üzerinde değişiklik yapabileceği anlamına geleceğini belirtti.Rum siyasi, Papadopulos’un “Tek düşmanımız adadaki Türk askeridir” şeklindeki sözleri ile ilgili olarak da “Kıbrıs sorununun çözümü ile hem Türk askerinin hem de buraya sonradan yerleşen Türk halkının uzaklaşacağını” dile getirdi.

http://www.ntv.com.tr/news/420501.asp NTVMSNBC 21.09.07 Cuma Dünya

BM: Kıbrıs Türkleri ile Rumların temasları az

Kıbrıslı Türkler ile Rumlar arasında çok az temas bulunuyor. Buna karşın çoğunluk, barışı inşa etmek için daha fazla temasın yararlı olduğunu düşünüyor.
LEFKOŞA - Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UNDP’nin araştırmasına göre, Rumların yüzde 86’sının, Kıbrıs türklerinin de yüzde 72’sinin, ne profesyonel ne de kişisel anlamda Ada’nın diğer tarafında yaşayanlarla teması bulunuyor.
Birbiriyle iletişimi olanlar arasında Kıbrıs Türklerinin yüzde 65’i ile Rumların yüzde 82’si, bu durumdan memnun olduklarını ifade ediyor. Yine ankete katılan Kıbrıslı Türklerin yüzde 60’ı, Rumların ise yüzde 77’si, toplumlar arasında daha yakın bir ilişkinin taraflar arasında daha iyi ilişkiler geliştireceğini düşünüyor.UNDP İşbirliği ve Güven İçin Hareket (UNDP-ACT) Birimi program yöneticisi Jaco Cilliers, araştırmanın her iki taraf için de anlamlı ve daimi temasa sahip olmak için fırsatlar verilmesinin gerekliliğini gösterdiğini söyledi. Cilliers, Rumlar ve Kıbrıslı Türkler arasında temas kurulmasına fırsat yaratılmasının iki toplum arasındaki ilişkileri de geliştireceğini kaydetti.Anketin RAI danışmanlık tarafından 1004 kişiyle yapıldığı belirtildi.


http://www.ntv.com.tr/news/420517.asp 21.09.07 Cuma NTVMSNBC Dünya

18 Eylül 2007 Salı

Rum Bakan: Masum değiliz

Kıbrıs Rum kesimi lideri Tasos Papadopulos'un adada çözüm ile ilgili her yolu tıkaması Rum politikacıları dahi bıktırdı. Eski Dışişleri Bakanı Nicos Rolandis Cyprus Mail gazetesine "Papadopulos yönetiminin zihniyetiyle hiçbir yere varılmaz. BM Güvenlik Konseyi'nce onaylanan tüm girişimleri reddettik. 1974'de darbeyi uzaylılar yapmadı. Biz de aziz, masum ve günahsız değiliz" dedi. Rolandis "Doğu Akdeniz'de petrol arıyoruz. Üstelik Türkler petrolden yoksun bırakılıyor. Yabancı petrol şirketleri Türkiye ile çatışma riskini göze alıp hiçbir zaman yatırım yapmaz" dedi. Bölünmeyi halkın desteklediğini söylerken "Yunanistan'da ise seçim öncesi hiçbir parti lideri Kıbrıs'ı konuşmadı" diyerek sitem etti.

19Eylül2007,Çarşamba
http://www.sabah.com.tr/haber,E62A9DA57F1B4F59B74666116DA6B7A8.html

KKTC'de Gül ve Talat'tan açıklama

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Gül'ün adada olmasından mutluluk duyduklarını belirtti. Talat şunları söyledi:
Her şart altında bizlere yönelik desteğini bizi cesaretlendiriyor, güçlendiriyor. Kıbrıs'ta yaşanan sorunu çözüme yolunda elinden geleni ortaya koyan bir halk olarak böyle bir fırsat verdiği için kendisine teşekkür ediyoruz.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise şunları söyledi
İlk yurt dışı ziyaretini KKTC'ye yapmaktan mutluluk ve gurur duyuyorum. Cumhurbaşkanı Talat ile iki ülke arasındaki ilişkileri ve adada sorunun çözümü için yapılması gerekenler ve bugüne kadar yapılanlar ele alınmıştır. Kuzey Kıbrıs halkı çözüm için elinden geleni yapmıştır. KKTC'deki gelişme bizi mutlu etmektedir. Gerek demokratik gerek ekonomik gelişmeler bizi mutlu etmektedir. Adada iki gerçek vardır. İki ayrı ülke iki ayrı demokrasi iki ayrı dil ve iki ayrı din vardır. Adanın gerçeklerini bu şekilde kabul ederek çözüme gidilmelidir. Çözüm de bu gerçeklerin bilinerek yapılmasında fayda vardır. KKTC'de son 5 yılda ekonomik olarak yüzde 200 gelişme göstermiştir. Adada çözüm mutlaka olacaktır ve bunun gerçekleştiği takdirde ada herkesin takdir ettiği bir yaşamaya mümkün kılacaktır.
Rum liderin Türkiye'ye yönelik açıklamalarda Türk askerini tehdit olarak görmesine ise Cumhurbaşkanı Gül, Türk askeri buraya barış getirmiştir. Adanın daha önceki hali herkesin bilgisindedir. Ülkenin lideri olan kişi bile yaşananlardan dolayı kaçmak zorunda kalmıştır.


http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=269245 18.09.2007

UBP ile DP, Gül'ün hatırına meclise girecek

UBP: Tüm programa katılacağız
UBP, Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün bugün ilk yurtdışı ziyareti olarak geleceği Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki tüm programına havalimanından başlayarak katılacağını, bu bağlamda Gül Cumhuriyet Meclis Genel Kurulu'na hitap ederken UBP milletvekillerinin Genel Kurul Salonu'nda olacağını bildirdi.
Bu konudaki açıklama, Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı Tahsin Ertuğruloğlu tarafından dün bir saat süren UBP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısından sonra düzenlenen basın toplantısında yapıldı.
Ertuğruloğlu, devlet bilincine sahip, Türkiye'yi anavatan olarak gören partisinin, "ucube" diye tanımladığı Özgürlük ve Reform Partisi'nin (ÖRP) kuruluş süreci ve Hükümet'te yer alışı nedeniyle yaklaşık bir yıldır sürdürülen Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu'nu boykotu ile Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Meclis'te konuşmasını aynı kefeye koymadığını söyledi.
Ertuğruloğlu, UBP milletvekillerinin, Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yapacağı konuşma sırasında Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu'nda bulunmasına yönelik kararın oylamaya bile gerek duyulmadan onaylanan bir karar olduğunu da kaydetti.
Tahsin Ertuğruloğlu, bir yıldır sürdürdükleri eylemin, "ÖRP'nin olduğu yerde olmayız" ile bir ilişkisi olmadığını, Hükümet'te (ÖRP'nin hükümet üyeliğinden çıkarılması) değişiklik veya erken seçim kararı alınması halinde Genel Kurul'a katılacaklarını hep söylediklerini, ancak konuyu yeterince anlatamadıklarını ifade etti.
Dün yapılan MYK toplantısının, kendisinin 12 gündür yurtdışında olması nedeniyle önceden planlandığını, Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün KKTC'yi ziyareti ve bu bağlamda Genel Kurul'a hitap ederken Genel Kurul'da hazır olup olmamakla doğrudan ilişkisi olmadığını anlatan UBP Genel Başkanı Ertuğruloğlu, bu konunun da gündeme geldiğini ve gerekli kararın oylamaya bile gerek duyulmadan görüş birliğiyle alındığını kaydetti.
Ertuğruloğlu, kişisel nedenler ve Londra Ulusal Birlik ve Dayanışma Derneği'nin beş günlük programı nedeniyle 12 gündür İngiltere ve başkent Londra'da bulunduğunu, dünkü toplantının da bu süredeki temaslarla ilgili olarak MYK'ya bilgi vermeye yönelik olduğunu anlattı.
Ertuğruloğlu, özel nedenlerle 10 Eylül tarihine kadar Londra dışında olduğunu, Londra'da olduğu 10-15 Eylül tarihleri arasında ise Ulusal Birlik ve Dayanışma Derneği'nin organize ettiği iki konferansa katıldığını, ayrıca bazı temas ve incelemelerde bulunduğunu söyledi.
Tahsin Ertuğruloğlu, Güney ve Kuzey Londra olmak üzere verdiği her iki konferansta görüştüğü Kıbrıslı Türkler'de ve Londra Türk Radyosu'ndaki 2 saatlik programında insanların en fazla tepki gösterdiği şeyin; 3 Cumhuriyetçi Türk Partisi-Birleşik Güçler (CTP-BG)'li milletvekilinin Londra Temsilciliği'nde düzenlediği basın toplantısında "KKTC'yi tanıtmak politikamız" yoktur açıklaması olduğunu gözlemlediğini kaydetti.
Vizyonu, devlet ve KKTC olan UBP olarak bu durumun kendilerini rahatsız ettiğini ifade eden Ertuğruloğlu, KKTC egemen devletinin kabul edilmesinin UBP'nın kırmızı çizgileri olduğunu söyledi.
Tahsin Ertuğruloğlu, kendisi de beş yıl süreyle KKTC'nin Londra Temsilciliği'nde çalışan biri olarak orada yaşayan Kıbrıslı Türklerin sorunlarını çok iyi bildiğini, son ziyaretinde bu sorunların hâlâ ayni şekilde devam ettiğini görmenin kendisini üzdüğünü belirtti.
UBP Genel Başkanı Ertuğruloğlu, Kıbrıslı Türklerin sayısı ve İngiltere'deki dar bölge seçim sistemi nedeniyle önemli bir güç olduğunu, birlik ve beraberlik içinde hareket edilmesi halinde ciddi ve başarılı sonuçlar alınabileceğini kaydetti.
Londra'daki tüm temaslarda CTP-BG ve milletvekillerine özellikle dış politika konusunda eleştiri yönelttiğine dikkat çeken Ertuğruloğlu, orada kaldığı süre içinde İngiltere'deki ana muhalefet Muhafazakâr Parti'nin Avrupa İşlerinden Sorumlu Gölge Bakanı, Türkiye'nin Londra Büyükelçisi, İngiltere'nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Joan Ryan ve direk uçuşlarla ilgili olarak açılan davanın avukatıyla bir araya gelerek son gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunduğunu söyledi.
DP: Genel kurula katılacağız
DP Genel Başkanı Serdar Denktaş başkanlığında dün toplanan DP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün çarşamba günü milletvekillerine hitap edeceği Meclis Genel Kurulu'na katılma kararı aldı.
Öte yandan DP Merkez Yönetim Kurulu, TC Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile mecliste temsil edilen siyasi partilerin liderleri arasında Cumhuriyet Meclisi Başkanı Fatma Ekenoğlu'nun makam odasında yapılacak görüşmeye ise, Özgürlük ve Reform Partisi'nin (ÖRP) hazır bulunacağı nedeniyle katılamama kararı aldığını açıkladı.
Demokrat Parti Merkez Yönetim Kurulu, dün saat 17.00'de toplanarak yaklaşık bir buçuk saatlik bir toplantı gerçekleştirdi.
DP Genel Başkanı Serdar Denktaş toplantı sonrasında yaptığı açıklamada, parti MYK'sının TC Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ziyareti hakkında değerlendirmelerde bulunmak amacıyla toplandığını, çarşamba günü TC Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün konuşacağı Meclis Genel Kurulu'na oy çokluğuyla katılma kararı aldıklarını açıkladı.
TC Cumhurbaşkanı Gül'ün ilk yurt dışı ziyaretini KKTC'ye yapacak olmasının özellikle dış dünyaya ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne vereceği mesajın önemine dikkat çeken Denktaş, DP'nin bu mesajın önemini kavrayabilecek durumda bir parti olduğunu kaydetti.
"İçteki tüm fikir ayrılıklarına, tüm karşıt duruşlarına rağmen, dışta birlikte verilecek mesajın ne kadar önemli olduğunu bilebilen bir partiyiz" diyen DP Genel Başkanı Denktaş, TC Cumhurbaşkanı'nın TC Devleti'ni temsil ettiğini ve Cumhuriyet Meclisi'nde o devlet adına yapılacak konuşmanın da taraflarından destek göreceğini vurguladı.
Meclis boykotu devam
Yarın Meclis Genel Kurulu'na katılma kararlarının, meclis boykotunun sona erdiği anlamı taşımadığına dikkat çeken Denktaş, "Boykot devam etmektedir. Ama ta baştan söylediğimiz gibi Kıbrıs konusunda bir karar veya hayati öneme haiz bir durum vasıl olursa DP olarak meclise gireceğimizi belirtmiştik. Bu olay da hayati öneme haiz olaylardan bir tanesidir" şeklinde konuştu.
Daha önce DP olarak verecekleri bir seçim önergesi için meclise girdiklerini, ancak boykotu devam ettirdiklerini anımsatan Serdar Denktaş, şimdi de son derece önemli gördükleri bu olay için meclisteki yerlerini alacaklarını kaydetti.
DP Genel Başkanı Serdar Denktaş, Cumhuriyet Meclis, Başkanı Fatma Ekenoğlu'nun makam odasında gerçekleştirilecek, siyasi parti liderleri ile Gül arasındaki görüşmeye ise katılmayacaklarına işaret ederek, kendilerine davet geldiğinde, görüşmelerin muhalefet ve iktidar parti liderlerinin ayrı ayrı alınması talebinde bulunduklarını, ancak bu taleplerinin kabul görmediğini anlattı.
Denktaş, ÖRP Genel Başkanı Turgay Avcı'yı, mecliste temsil edilen siyasi parti başkanları içinde görmedikleri için bu görüşmeye katılmama kararı aldıklarını da söyledi.
"Meclis Genel Kurulu'nda herkes milletvekili olarak bulunacak. Meclis içindeki bu toplantıya yaklaşımımız da buna göre ayarlanmıştır" şeklinde konuşan Denktaş, ayrıntıların bugün kendi aralarında yapılacak görüşmede belirleneceğini belirtti.
DP Genel Başkanı Denktaş, gerekirse bugün Ulusal Birlik Partisi ile de görüşülerek, meclisteki tutumlarının belirlenebileceğini sözlerine ekledi.


http://www.kibrisgazetesi.com/ 18.09.2007 Salı

KKTC Başbakan Yardımcısı Avcı, Suriye Temaslarını Tamamladı

Suriye'deki temaslarını tamamlayan KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Doç. Dr. Turgay Avcı, bugün öğleden sonra adaya dönüyor. KKTC Dışişleri Bakanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre Avcı ve beraberindeki heyet, üst düzey Suriyeli yetkililerle temaslarda bulundu. Turgay Avcı ayrıca, Suriye Gemicilik, Ticaret, Turizm ve Sanayi Odası ile Suriye Sanayi Odaları Federasyonu yönetici ve üyeleriyle görüştü. Avcı ve beraberindeki heyet, KKTC deki yatırım imkanlarıyla ithalat, ihracat ve turizm konusunda bilgi vererek, iki ülke arasındaki iş hacminin artırılması için görüş alışverişinde bulundu. Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Doç. Dr. Turgay Avcı, Suriyeli Denizcilik Odası Başkanı Abdülkader Sabra tarafından onuruna verilen iftar yemeğine de katıldı.

17 Eylül 2007 Pazartesi http://www.haberler.com/kktc-basbakan-yardimcisi-avci-suriye-temaslarini-haberi/

Kıbrıs Dışişleri Bakanlığı Gül’ün işgal bölgelerine planlı yasadışı ziyaretini kınadı

Kıbrıs Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin yeni Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Türk işgali altındaki Kıbrıs’ın kuzeyine planlı yasadışı ziyaretini kınadı ve bu davranışın hoş görülemeyeceği ve kaçınılmaz olarak Türkiye’nin AB müzakere sürecinde engeller yaratacağı uyarısında bulundu. Türkiye’nin işgalinde bulunan adanın kuzeyine yapılacak yasadışı ziyaretin arifesinde Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin hareketlerinin Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği’ne ve uluslararası topluma saygısızlığının, ciddi bir provokasyonunun göstergesi olduğu ifade edildi.Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Türkiye’nin yeni Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Kıbrıs Cumhuriyeti’nin işgal altındaki bölgelerine ziyaretinin Türkiye’nin başka bir yasadışı hareketi, özelde Avrupa Birliği’nin bir üyesine, genelde tüm Avrupa Birliği’ne ve uluslararası topluma ciddi bir provokasyon olduğu belirtildi.

http://www.cna.org.cy/website/turkish/announcedisplay2.asp?id=1 Kıbrıs HAber Ajansı(GKRY)

Not: Bu haber GKRY de faaliyet gösteren bir haber ajansın haberidir Kullanılan terimler Rum tezlerine uygun olmakla beraber blogumda yayınlanma sebebi Rum medyasının takibi amaçlıdır.

16 Eylül 2007 Pazar

Cumhurbaşkanı Gül KKTC'ye gidiyor

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, beraberinde bir heyetle 18 Eylül Salı günü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne gidecek. Gül, böylece Cumhurbaşkanı olarak ilk resmi yurtdışı ziyaretini KKTC'ye yapmış olacak.KKTC Cumhurbaşkanlığı Basın Bürosu’nun açıklamasında, Gül'ün ziyareti sırasında, Kıbrıs konusundaki son gelişmelerle ilgili olarak başta KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile olmak üzere, çeşitli görüşmeler yapacağı kaydedildi. KKTC'ye saat 15.00'te varması beklenen Gül, ilk olarak, Kıbrıs Türkünün varoluş mücadelesi önderi Dr. Fazıl Küçük'ün Anıttepe'deki mezarını ziyaret edecek. Gül, daha sonra Cumhurbaşkanlığına giderek Cumhurbaşkanı Talat'la görüşecek. Bu görüşmenin ardından Cumhurbaşkanlığı’na gidecek olan KKTC hükümet üyeleri Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından kabul edilecek. Cumhurbaşkanı Talat, akşam da, Gül'ün onuruna Cumhurbaşkanlığı’nda akşamyemeği verecek. Cumhurbaşkanı Gül, çarşamba günü de önce Boğaz Şehitliği'ni, ardından da Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri (KTBK) Komutanlığı’nı ziyaret edecek. KKTC'nin 1’inci Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı da ziyaret edecek olan Gül,daha sonra Cumhuriyet Meclisi'ne gidecek. Cumhurbaşkanı Gül, burada meclisteki siyasi parti yetkilileriyle bir araya gelecek ve Meclis Genel Kuruluna hitap edecek. Gül'ün meclis ziyareti sırasında Cumhurbaşkanı Talat'ın da mecliste olması bekleniyor. Gül, meclisteki temaslarını tamamlamasının ardından KKTC'den ayrılacak.

http://www.cnnturk.com/TURKIYE/haber_detay.asp?PID=318&HID=1&haberID=391445 17.09.07

14 Eylül 2007 Cuma

ABD Dış işleri Bakan Yardımcısı Burns-Kıbrıs Sorunu

Burns, Kıbrıs ile ilgili olarak da KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Kıbrıs Rum kesimi lideri Tasos Papadopulos'un görüşmesinden memnun olduklarını ifade etti ve bu görüşmelerin ilerletilmesini cesaretlendirdiklerini belirtti. Burns, sonbaharda Kıbrıs'a gitmeyi planladığını, ABD'nin Kıbrıs'taki çözüm çabalarına desteğinin sürdüğünü söyledi.

http://www.cnnturk.com/DUNYA/haber_detay.asp?PID=319&haberID=391038 14.09.2007

Rusya Büyükelçisi Röportajı

Kıbrıs’ta doğrudan görüşme
– Kıbrıs’a gelirsek, son dönemde orta nasıl bir tablo çıktı?
– Kıbrıs’ta siyasi çözümü yaklaştıran her adımı takdirle karşılıyoruz. Doğrudan toplumlararası görüşmelerin başlama olasılığı hepimiz için çok önemlidir. Bunun gibi çatışmalara ilişkin temel yaklaşımımız, bir çözümün yaşayabilir olması için, taraflar tarafindan ortaya çıkarılması gerek.
– Kıbrıs’ta referandumdan sonra Türk tarafımağdur olmadımısizce?
– Kıbrıs konusunda bardağın boş tarafi-na bakmak hakkınızdır. Ama bir de bizim taraflınızdan bakın. Referandumda Türk-lerin çözüme yönelik katkısı Rusya tara-findan takdirle karşılandı. Dışişleri Bakanımız Lavrov, İstanbul’da Talat ile görüştü, Sayın Putin’in açıklaması oldu, Kuzey Kıbrıs ile kültürel ilişkileri, belediye ilişkilerini ve turizmi de geliştirmeye hazırız. Bunlar referandumun sonucunda ortaya çıkmıştır. BM’nin rolünün çok önemli olduğunu düşünüyorum. Genel Sekreterin iyi niyet misyonundan, görüşmelerin koşulların uygun olduğunda başlamasından yanayız. O koşullar, sadece doğrudan temaslar sırasında ortaya çıkabilir.
– AB’nin tutumu, dengeleri bozmadımı?
– Bakış açısına bağlı bir soru. Sizden farklı bakıyoruz. Fikrimizce AB’nin Kıbrıs konusuna katılması doğru bir unsurdur. AB Kıbrıs’ta siyasi çözümden yanadır. Taraflardan biri, AB üyesi olunca, AB’nin bu konuda daha aktif olduğunu görüyoruz. Kıbrıs sorununun bir sihirli değnekle çözüleceğini sanmamak gerekir.


Rusya Büyükelçiliği Röportajı Bahadır Selim Dilek 30 Mart 2006

Rusya'nın Kıbrıs Politikası

Rusya’nın “Ekspert” dergisinde yayımlanan demecini eleştiren Rusya’nın Güney Kıbrıs Büyükelçisi Andrey Nesterenko’nun açıklamaları üzerine ise Talat, Rusya’nın Güney Kıbrıs ile geleneksel bir geçmişlerinin olduğuna ve Rusya’nın birçok örnekte görüldüğü gibi Rum tarafını savunduğuna işaret etti.
Talat, en son Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararı tartışılırken Rus diplomatın Lokmacı Kapısı’nın açılması hususuna değinilirken, Yeşilırmak kapısının da açılmasını dile getirmesinin bu desteğe bir örnek olduğunu hatırlattı


http://www.vatangazetesi.com/guncel.asp 14.09.07 Güncel Haberler

Rum Yönetimi: Kıbrıs için Lahey’e gidelim

Kıbrıs Rum Yönetimi, Türkiye’yi Kıbrıs sorunun hukuki yönünü Uluslararası Adalet Divanı’na taşımaya çağırdı.LEFKOŞA - Rum Yönetimi Sözcüsü Vasilis Palmas, “Türk hükümeti Kıbrıs’taki askeri varlığının uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan haklarına dayandığına inanıyorsa, Kıbrıs sorununun bu hukuki yönünü Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nda çözmeyi kabul edebilir” dedi. Rum Yönetimi lideri Tasos Papadopulos’un hafta içinde yaptığı, “Tek düşmanımız Türk askeridir” açıklamasına tepki gösteren Ankara, Ada’daki Türk askeri varlığının uluslararası anlaşmalara dayandığını vurgulamıştı.Türkiye, Rumların daha önce bu yönde yaptığı çağrıları da yanıtsız bırakmıştı.

NTVMSBC 14.09.2007 Dünya

13 Eylül 2007 Perşembe

"Tek Düşmanımız TSK" sözüne Dışişlerinden yanıt

'Etnik arındırmacı, terör örgütü mensubu' Bunun üzerine Dışişleri şu açıklamayı yaptı: "Kıbrıs Türklerine karşı etnik arındırma öngören Akritas Planı'nı kaleme almış, eski EOKA terör örgütü mensubu GKRY lideri haddini aşmış. 1964'te Rum tarafınca yıkılan ortak idareyi işgal ettiği herkesin malumu olan Papadopulos'un bu tür beyanlarla Kıbrıs'ta barışın önünü tıkama çabaları sonuçsuz kalacak. Talat'ın 5 Eylül'deki görüşmede 2008 sonuna dek kapsamlı çözüme ulaşılması önerisine olumsuz yanıt veren Rum lideri, gündemi çarpıtmaya çalışıyor." Dışişleri sözcüsü Levent Bilman da, "Papadopulos'un, Türkiye'nin adayla ilişkilerini anlamadığı anlaşılıyor. Türkiye'nin garantör ülke olduğunu ve TSK'nın varlığının uluslararası anlaşmalardan kaynaklandığını unutmuşa benziyor. TSK'nın hedef gösterilmesi kabul edilemez" dedi. Talat ise, 'TSK'yı tek düşman gören anlayışın sorunun çözümü önündeki başlıca engel olduğunu, Papadopulos'un, sorun çözme kapasitesine sahip olmadığını gösterdiğini' söyledi. (aa, Radikal)

12 Eylül 2007 Çarşamba

AB KKTC’yi tanıyabilir

AB’nin, KKTC’yi tanımayı bir çözüm seçeneği olarak değerlendirebileceği belirtiliyor.
NTV’ye bilgi veren AB kaynaklarına göre, Kıbrıs sorununa BM çatısı altında çözüm bulunamaması halinde, KKTC’nin Avrupa ülkeleri tarafından tanınması seçeneği gündeme gelebilir. Rum yönetiminin çözüm için isteksiz tutumunun altını çizen AB yetkilileri, henüz fikir teatisi aşamasında olan bu düşüncenin, Güney Kıbrıs’ta yapılacak seçimlerin ardından Rum tarafının takınacağı tutum ışığında somutlaşabileceği görüşünde..AB kaynakları, aynı zamanda Kosova’nın nihai statüsünün yıl sonunda kesinlik kazanacağına da dikkat çekiyor ve Kosova’ya bağımsızlık tanınmasının KKTC için de örnek teşkil edebileceği yorumunu yapıyor.


NTV 13.09.2007 Dış Haberler

Papadopulos: Tek düşmanımız Türk askeri

KIBRIS Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos, tek düşmanlarının adadaki Türk askeri olduğunu söyledi. Papadopulos, dün akşam Rum televizyonlarından canlı yayınlanan basın toplantısında tek düşmanlarının Kıbrıs'ta ‘işgalci’ olarak nitelendirdiği Türk askeri olduğunu söyleyerek Rumlar'ı bu konuda birleşmeye çağırdı. Papadopulos, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile 5 Eylül’de yaptığı görüşmede ise Kıbrıs Türk tarafında barış için gerekli siyasi iradeyi görmediğini iddia ederken, “Bu olumsuzluklara aldırmadan yolumuza devam edeceğiz'' dedi. Rum lider, Annan Planı’nın Rum tarafınca veto edilmesine de destek çıktı. Papadopulos, “Annan Planı’nın ardından karşılaştığımız sorunların üstesinden gelmeyi bildik. Türkiye de, işgal edilmiş adada, yasadışı Kıbrıs Türk rejimi kurma hedefine ulaşamadı'' dedi. Papadopulos konuşmasının sonunda Rum halkına fanatizmden uzak durmalarını istedi. Tasos Papadopulos, şöyle konuştu: “Tarih bize ayrılıkların sadece kötü olayları beraberinde getirdiğini öğretti. Tek düşmanımız Türk ordusu. Mücadelemizin en değerli temeli olan birlik ve beraberliğimizin koruyucusu olmalıyız. İçimizde düşmen yoktur. Tek düşmanımız vardır. O da işgalci Türk ordusudur. Siyaset sahnesindeki ve seçim arenasındaki rakipler sadece farklı düşünen siyasi rakiplerdir. Düşman değillerdir.'
'Ali RUHLUEL/ LEFKOŞA, (DHA) Milliyet 12.09.2007

KKTC'li Türk AİHM yargıcı

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Rumların itirazına rağmen Kıbrıslı Türk hukukçu Metin Hakkı'nın AİHM'de yargıç olmasına onay verdi. Mahkeme, Rumların görev yapmasına itiraz ettiği Gönül Erönen ile ilgili kararı da yakında verecek. Hakkı, Rumların açtığı 38 mülkiyet hakkı davasında 'uzman yargıç' olarak yer alacak. İki yargıcı da AİHM'ye herhangi bir ülkeden yargıç atama hakkı olan Türkiye önermişti.

Radikal 12.09.2007 Dış Haberler Servisi

11 Eylül 2007 Salı

KKTC'nin tanınma fikri

Avrupa Parlementosu Libeal Milletvekilleri Grubundan Rum Milletvekili Marios Mattakis ;
İki devletli çözüm Annan Planından iyidir diyor
Dürüst olmalıyız federal bir çözüm diye Kıbrısta kötü bir çözüme razı olamayız,Annan Planı tüm Kıbrıs için bir felaketti çünkü insanlar evlerine dönemeyecekler ve dolaşım özgürlüğü olmayacaktı.Adadadaki Türk,Yunan ve İngiliz askeri varlığı sürecekAnnan Planı da masada olmaya devam edecek.Kıbrıslı Türklerin bu planda büyük bir değişiklik yapılmasına izin vermeyeceklerini biliyoruz.Kıbrıslı Türkleri bizimle beraber yaşamaya zorlayamayız.İki insanın birbirleriyle evlenmeye zorlayamazsınız.Ben iki devletli bir çözüm ideal bir çözümdür demiyourm,bunu savunmuyorum da sadece bizim bu olasılığı dışlamamız gerektiğini sölüyorum,İki devletli bir çözüm çok sayıda rum göçmenin geri dönüşüne izin verilmeli ve ada askerden arındırılmalı,böyle bir çözüm olursa Kıbrıslı Türklerde üyelik için Avrupa Birliğine başvurabilirler.Kriterleri yerine getirirlersede üye olurlar.Bu mesajım aynı zamanda Avrupa Parlementosundaki liberal milletvekillerine,çünkü bir çoğu Annan Planının kabul edilmesi gerektiğini savunuyor,Türk tarafının sözde izalasyondan kurtarmak için onlarla doğrudan ticaret yapma şansı verilmesi gerektiğini savunuyorlar.Bu işgal topraklarındaki yönetimi tanımak anlamına gelir bu yüzden Avrupa Parlementosundaki milletvekillerine iki devletli çözümü tartışmaya hazır olmalı.Ülkemde bazı milletvekilleri beni hain ilan ettiler.Kıbrıslı Türklerde bizimle beraber yaşamak isteyip istemediğine karar vermeli.Avrupa Birliğinin içinde mi olacaklar yoksa kendi yollarına devam mı edecekler bu onların kendi bileceği iş


Avrupa Parlementosu Liberal Milletvekili Chris Davids ;
Kıbrıstaki çözümsüzlük artık devam edemeyeğini sölüyor,
Kıbrısta çözümsüzlükten çok büyük bir rahatsızlık var.Kıbrıs Avrupa Birliği'nin tam üyesi.Fakat sadece Kıbrıslı Rumlar tarafından temsil ediliyorlar.Kıbrıslı Türklerde Avrupa Birliği vatandaşı.Biz onların yönetimlerini tanımıyoruz.Onlara ticari yaptırımlar uyguluyoruz.Kıbrıslı Türklere nefes aldırmaya yönelik adımlar Kıbrıslı Rumlar tarafından sürekli engelleniyor.Uzun zamandır devam eden bu sorun Avrupa Birliğiyle Brükselin koridorlarına taşınmış durumda.Bundan bir çıkış yolu da yok gibi gözküyor.Biz bu kısır döngüyü kırmak Kıbrısı yeniden birleştirecek çözüme ulaşmak istiyoruz.Bu mümkün olmazsa iki devletli çözüm fikrininde dışlanmaması Türk Devletinin tanınması yolunda bir çağrıda bulunmayı planlıyoruz.Mevcutrahatsızlığın boyutlarına bakınca diğer üyelerin ikna olmaması için bir neden yok.Bazı çevrelerin özellikle Yunanlıların ve Kıbrıslı Rumların rahatsızlıkları var.Liberal Demokratların grup yöneticileri bir tartışma belgesi hazırlayacaklar.Bu belgede mevcut durum tahlil edilecek ve Avrupa Topluluğunun önüne olması gereken seçenekler sıralanacak.Bu seçenekler arasında Kıbrıslı Türklerin devletinin tanınması da olacak.Bu aşamada tartışmanın nasıl sonuçlanacağını kestirmek mümkün değil.Fakat bir çok liberal milletvekili radikal bir şey yapılmazsa tarafların pozisyonlarını değiştirmeyeceklerini sorunun daha yıllarca devam edeceğini düşünüyor.Biz birleşik bir Kıbrıs istiyoruz.Avrupa Birliği içerisinde tek bir ses duymak istiyoruz..Bu Avrupa Birliğinin de görüşü Ama Annan Planı ile ilgili oylamadan sonra Rumların herşeyi engellemeye çalıştığını görüyoruz.Kıbrıslı Türklerin bağımsızlıklarını engellemeye çalışmalarını anlayabiliyorum.Ama Rumların her girişimi engellemekten vazgeçme ve yeni adımlar atma zamanı geldi.Biz iki devletli çözümün daha geniş ölçekte tartışılmasının Rumları esnek davranmaya zorlayabileceğini düşünüyoruz.

http://www.bbc.co.uk/turkish/europe/story/2007/09/070905_cypruslatest.shtml adresindeki röportajın transkribidir.

5 Eylül 2007 Çarşamba

Kıbrıs'ta Müzakereler

KKTC Cumhurbaşkanı Talat ve GKRY Lideri Papadopulos BM Kıbrıs Özel Temsilci Michael Möllerin ikametgahında görüştüler.Talat'ın sorunun çözümü amacıyla kurulmasını önerdiği komiteler ve komitelerin kurulması için gerekli olan 2-2,5 aylık zaman zarfı Rum Kesimi Lideri Papadopulos tarafından red edildi.Rum lider kurulacak komitelerin sayısına ve zaman limitine karşı çıkıyor,5Komite yerine 3 komite kurulması gerektiği ve zaman limiti olmadan çalışmalara başlanması gerektiğini belirtiyor. Talat Kıbrıs Sorunun 4 ana konusu ve artı olarak AB konusunuda eklediklerini fakat Rum tarafının bir kaç komite kurularak Kıbrıs Sorunun çözümünün onlara havale edilmesi düşüncesi içerisinde olduklarını belirtti. Şubat ayında GKRY'de Başkanlık seçimlerinin yapılacak olması ve Rum kesiminde soruna yönelik iki kesimli iki toplumlu seçeneğinde tartışılıyor olması Rum lideri Talat'la görüşmek için harekete geçirmiş olmalı çünkü bir çok sefer Talat'ın görüşme talebini red etmişti.Gerekçe olarak Talat'ın muhattabı olmadığını muhattabının Erdoğan olduğunu söyleyen Rum lider Papadopulos taktik değişikliğine gitmiş gözküyor.Çünkü daha önceleri karşılıklı gröüşme talepleri önce karşı tarafa daha sonra basına verilirken bu sefer öncelik basına tanınmıştır.Bunun sebebi Rum tarafında yapılan tartışmalar ve AB parlementosunda özellikle Liberal Milletvekillerinin tutumu olmuştur.Liberal milletvekillerinin görüşlerine değinirsek;
Kıbrıs'ın bir bütün olarak AB üyesi olduğunu fakat Kıbrıs'ı sadece Kıbrıslı Rumların temsil ettiğini, Kıbrıslı Rumların Kıbrıslı Türklerin tecridine yönelik AB'nin yapmaya çalıştığı açılımların engellenmeye çalışıldığını özellikle Kıbrıslı Rum liderlerin uzlaşmaz bir tutum içinde olduğunu belirtiyorlar.Ve iki tarafında eğer statüko korunmaya devam ederse pozisyonlarında bir değişiklik olmayacağı müzakerelerin bir sonuç vermeyeceğini belirtiyorlar.AB içinde tek sesliliğe önem verdiklerini belirten milletvekilleri yakında bir rapor hazırlayacaklarını bu rapor içinde Avrupalı parlementerle KKTC'nin tanınması dahil bir çok seçenek sunacaklarını söylediler.Bütün bu açıklamalara bakarak AB içinde bazı grupların KKTC'nin tanınmasının tartışılmaya açılması isteklerinin Rum tarafının uzlaşmaz tutumu sebebiyle ortaya çıkan bir ihtiyaç olarak görmekteyiz.
Kıbrıs Rum Kesiminde muhalefet Başkanlık Seçimleri yaklaştıkça iktidarı Kıbrıs Sorununa gereken önemi vermediği konusunda eleştiryor.En önemli politik malzeme olarak da KKTC Cumhurbaşkanı Talat'la görüşme konusu kullanılıyor.Hatta aday olduğunu açıklayan Kasulides Başkan olması durumunda ilk işinin Talatla görüşmek olacağını söledi.Çözümün adresini Birleşmiş Milletler bünyesinde,Avrupa Birliği ilkeleri ve 1960 anlaşmaları temelinde yapılması gerektiğini savundu.*1