1 Ekim 2007 Pazartesi

Hristofyas: Talat Türkleşiyor

2008 başkanlık seçimleri adayı, AKEL Genel Sekreteri ve Meclis Başkanı Hristofyas, NTV’nin sorularını yanıtladı. Başkan seçilirse 2 toplumlu federasyondan yana irade kullanacağını söyleyen Hristofyas, Talat’ın ‘Türkleştiğini’ ileri sürdü
LEFKOŞA - Rum lider Papadopulos, 2003 seçimlerinde, ülkenin en büyük partisi AKEL’in desteğiyle seçilmişti. ama AKEL, Şubat 2008’de yapılacak başkanlık seçimlerine bu kez kendi adayıyla, Parti Genel Sekreteri ve Meclis Başkanı Dimitris Hristofyas’la katılıyor. Hristofyas, Annan Planı’na karşı da kampanya yürütmüştü. Hristofyas, aradan geçen 3 yılda Rumların uzlaşmaz tutumu nedeniyle Kıbrıslı Türklerin artık iki devletli çözümü tercih etmeye başlamalarını değerlendirdi. Ancak Hristofyas’a göre bunda Rumların uzlaşmazlığının değil, Kıbrıslı Türk liderlerle Ankara’nın açıklamaları etkili oldu.İki ayrı devletli çözümü isteyen Kıbrıslı Türklerin sayısı nasıl artmasın! Bakın yakın bir dönem içinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı yasadışı bir şekilde adanın Kuzey kesimini ziyaret etti ve bu ziyaret Birleşmiş Milletler kararları gözetilmeksizn yapıldı. Bu ziyareti sırasında Sayın Gül, Ada’da iki halktan, iki dinden, iki ayrı devletten bahsetti. Diğer yandan dostum Talat, Sayın Turgay Avcı’yı sürekli olarak yurtdışına gönderiyor ve bu ziyaretlerde sürekli olarak Ada’da 2 devletin olduğu vurgulanıyor. Yani, 2 bölgeli, 2 toplumlu çözüm mesajı yerine, bu mesajlar veriliyor. Bakın kamuoyu üzerinde liderlerin etkisi vardı. Eğer birlikten yana mesajlar verirseniz kamuoyunu birlikten yana etkilersiniz. Bu verilen mesajlar birlikten yana olmaktan ziyade bölünmeden yana. Doğru mesajlar değil.Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos ile Rum Dışişleri Bakanı Markuili’nin Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili sözlerine de değinen Hristofyas, Ada’daki orduların çözümü güçleştirdiği görüşünde.Sert olan açıklamalar değil, 33 yıldır Türkiye’nin ordusunun bulunması. Sadece Kıbrıslı Rumların değil, Kıbrıslı Türklerin de insan haklarını ihlal eden bir olgudur. 33 yıldır ülkemde yabancı bir ülkenin askerleri, orduları var diye benim onları alkışlamamı mı beklerdiniz. Ya da 33 yıldır ben köyüme gidebilmiş, köyümü, evimi görebilmiş değilim. Doğduğum büyüdüğüm toprakları görebilmiş değilim. Bu koşullarda bu askeri gücü alkışlamamı mı beklerdiniz. ASKERLERİN VARLIĞI, SİYASİ KOŞULLARI ETKİLİYORMaalesef benim görüşüme göre, askerin ya da orduların mevcudiyeti, siyasi koşulları da etkiliyor. Eğer Ada’da Türk ordusunun mevcudiyeti olmasaydı, Uzunyol, Ledra Caddesi açılmış olmayacak mıydı. Ya da Yeşil Hat boyundaki askeri güçlerin birbirinden uzaklaştırılması sözkonusu olmayacak mıydı. Benim kanaatime göre bunlar gerçekleşecekti. İki toplumun da kendini güvende hissedeceği bir uluslararası barış gücünün Ada’da varolması üzerinde anlaşmaya varılabilir. Bugüne kadar dışarıdan Ada’ya yapılmış olan müdahalelerin Kıbrıslılarda güvenlik hissine yardımcı olmadıklarını gördük. İster Atina tarafından, Yunanistan tarafından yapılmış olan darbe olsun, ister Türkiye’nin ordusu aracılığıyla yaptığı müdahale olsun. Bunlar Kıbrıslıların güvenlik hissinin gelişmesine yardımcı olmadılar. Hristoftyas, Kıbrıs sorununun çözümünün büyük ölçüde Ankara’nın elinde olduğunu da düşünüyor.Kıbrıs sorununun çözümü için Talat yerine Ankara ile görüşmek gerektiğini söylemiyorum. Bu, Kıbrıs Türk liderliğiyle görüşmek istemiyorum gibi yorumlanabilir. Ama Ankara’nın rolünü kim inkar edebilir? Sadece Rumlar değil, bunu tek bir Kıbrıslı Türk bile inkar edemez. Farzedinki ben yarın Talat’la anlaşmaya varıyorum ve diyoruz ki ‘Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti askerlerden arındırılmış olacaktır’. Böyle bir anlaşmanın uygulamaya geçmesinin yolu Ankara’dan geçmeyecek mi? Ya da son 33 yılda Ada’ya yerleşen Türkiyelilerin geri dönmesi için Türkiye’nin onayı, izni gerekmeyecek mi? Sayın Papadopulos’a çatmak çoğunlukla kolay bir hedef. Kolaycı bir şekilde Papadopulos hedef alınıyor. Çünkü Sayın Papaopulos hakkında bir önyargı sözkonusu. İki toplum arasında çözüme varılması için evet biz oturup görüşeceğiz. Ama pek çok konuda alınacak olan kararlarda da Ankara’nın önemli rolü var. Dimitris Hristofyas, Rum kesiminin, Ankara’nın Avrupa Birliği sürecine en fazla destek veren ülkelerin başında geldiğini de savunuyor.Türkiye’nin AB sürecini bu kadar açık şekilde destekleyen az sayıda ülkeden biriyiz. Bunun Kıbrıs sorununun çözümüne faydaları olacağına inanıyoruz. Ancak Türkiye, AB üyesi bir ülkeyi yani Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımıyor. Buradan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmiyor. Türkiye, yükümlülüklerini yerine getirerek bu süreci yürütebilir. Ankara ‘bu yoğurdu öyle yiyeyim ki üzeri bozulmasın’ istiyor. Bu mümkün değil. 2008’de yapılacak seçimin iddialı adaylarından olan Dimitris Hristofyas, seçilirse nasıl bir politika izleyeği hakkında da ipuçları verdi. Türk tarafının pozisyonunu değiştirmemesi halinde kendisinin de sert bir müzakereci olabileceğini söyleyen Hristofyas, Rum yönetiminin bugüne dek reddettiği uluslararası konferans önerisine de sıcak bakıyor.Sanıyorum şu anda bir taktik oyun oynanıyor ve bu durum şahsen benim hoşuma gitmiyor. 14 aylık bir gecikmeden sonra Sayın Talat ve Sayın Papadopulos bir araya geldiler. Ancak 8 Temmuz anlaşmasını hayata geçirmek yerine Sayın Talat yeni bir öneri sundu. Çözüm için sizin kafanızda bir tarih var mı diye sordunuz. Size eski başkanlardan Vasiliu’nun sözleriyle yanıt vereyim. “İleride değil, dün, çoktan çözüme varılması gerekirdi” Ana konularda hala ciddi anlaşmazlıklar var.FEDERASYON ÇÖZÜMÜ, RUMLARIN ÖNEMLİ BİR TAVİZİDİRBiz iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon tezini savunuyoruz ve şu gözardı edilmesin ki, iki bölgeli, iki toplumlu federasyon çözümü, Kıbrıs Rum toplumunun verdiği önemli bir tavizdir. Çözüm iki toplumun insan haklarını güvence altına almalıdır. İki toplum tarafından bir ortaklık oluşturtulacaktır. Bu ortaklık, iki toplumun siyasi eşitliğini, tıpkı Birleşmiş Milletler kararlarında ifade edildiği gibi, öngörecektir. Ama bu sayısaal eşitlik anlamına gelmemektedir. Bir bölgede Kıbrıs Türk toplumu diğer bölgede Kıbrıs Rum toplumu kendisini idare edecektir. Kıbrıslı Rumların idare ettiği bölgede Kıbrıslı Türkler yaşamak istiyorsa yaşayacaktır ya da Kıbrıs Rumlarından, Kıbrıslı Türklerin idare ettiği bölgede yaşamak isteyenler de olacaktır. Merkezi hükümette de iki toplumun yer alacaktır, eğer garantör bir güç kalacaksa, bu garantör güçlerin tek yanlı müdahale hakkının olmaması, Kıbrıs’ın askerlerden arındırılması gerektiğini savunuyoruz. Çözüm çerçevesinde göçmenlerin, evlerine köylerine, topraklarına geri dönebilmeleri hakkı olması gerektiğini belirtiyoruz. Ada’ya geçen 33 yıl zarfında dışarıdan gelmiş olan nüfusun büyük çoğunluğunun, çözümle birlikte Ada’dan gitmesi gerektiğini vurguluyoruz. Bildiğiniz gibi Kıbrıs, Kıbrıslı Türklerle Rumların ortak vatanıdır. GEREKİRSE SERT BİR MÜZAKERECİ OLURUMŞimdi bütün bu gerçekliklerin ışığında yarın Sayın Mehmet Ali Talat’la görüşme olduğunda Sayın Talat, “Ada’nın gerçekleri var, Ada’da iki devlet var, bu taraftaki mallarını Kıbrıslı Rumlar unutsunlar, Ada’da varolan 150 bin - 180 bin Türkiyeli kalmaya devam edecek” derse, böyle bir durumda elbette ben de çok sert bir müzakereci olacağım. Bizim sorunumuz İngilizlerin, Yunanların ya da Türkiyelilerin lehine bir çözme ulaşmak değil. Biz Kıbrıslıların lehine olacak bir çözüm uğraşısı içindeyiz. Ayrıca Kıbrıs sorununun çözümü için uluslararası konferans düzenlenebilir. Taraflar BM çatısı altında oturup, uluslararası konferansta bu meseleyi konuşabilir.Hristofyas, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’la da en kısa sürede görüşmek istediğini söyledi.Biz hiçbir zaman AKEL olarak, Talat’ın ikinci bir Denktaş olduğunu söylemedik. Bir Kıbrıslı Türk dostumun bana söylediğini aktaracağım. Ama bu yanlış anlaşılmasın, espri olarak söylüyorum. “Talat önceleri Kıbrıslıydı. Sonra Kıbrıslı Türk oldu. Şimdilerde ise Talat sadece Türk.” Sayın Talat’la eskiden yoldaşlar olarak çok kez bir araya geldik. Ülkesini seven iki dost olarak kısa süre içinde tekrar bir araya geleceğimizi umuyorum. Ama ben Kıbrıslı bir Mehmet Ali Talat’la buluşmak istiyorum.

http://www.ntv.com.tr/news/421518.asp

Hiç yorum yok: